Ustam Amerika'ya gidince...

"Sen var iken ben Amerika'ya gideyim. Ölmeden önce ablamı ağabeyimi bir göreyim..." Sigortalı bir iş ararken Gedikpaşa'da ayakkabıcı Artin Ustam ile tanıştığımı ve birlikte geçen günlerimi anlatmaya bugün de devam ediyorum... Arkadaşları o akşam da geldiler ama ustam bana verdiği sözü tuttu ve onlara "burada içmek artık yok" dedi onları yan dükkâna götürdü... Bir hafta sonra da teker teker gelmez oldular. Hepsi birer birer dağılıp gittiler Ustayı yalnız bıraktılar. Dedim ki: "Ne oldu ustam, arkadaşların dağıldılar!" "O yan tarafta müzik de yoktu ortam da yoktu. Hâliyle tek başına sarmadı onları, bıraktılar. İyi de oldu" dedi... Derken ustam da yavaş yavaş azalta azalta altı ay sonra kendisi de içkiyi tamamen bıraktı. Ama sigara tiryakiliği devam ediyordu. O kadar ki kışın kar yağarken bile ben camı açıyordum. Çünkü çok sigara içiyordu. Benim rahatsız olduğumu da biliyor ve; "Oğlum burada sen, evde yengen içirtmiyor. Neymiş evin perdeleri sararacakmış diye kızıyor. Ne yapacağım sizin elinizden. Şu zıkkımı içemeyecek miyim arkadaş" diyordu. Ama içten içe kendisi de bırakmak istediğini ama zor olduğunu belirtiyordu Altı ay sonraydı Baldızı gelmiş Almanya'dan. Bakıyor ki usta artık erkenden eve geliyor. Soruyor: "Enişte sen gece yarılarına kadar eve gelmezdin ne oldu sana böyle" Ustam cevap veriyor: "Benim dükkâna Nuri diye birini aldım, beni içmekten soğuttu!" Artin Ustam böyle söyleyince "kim bu" diye beni merak etmişler. Gidip görelim demişler Bir