Sultan Tabutu

Rahmetli İrfan Söyler Kardeşim, her eserini (sadakayı cariye) diye yazardı. Bu romanı da bitirdi, kitabını gördü, birkaç hafta sonra kendisi tabuta girdi. Rabbim mekanını Cennet eylesin...Müthiş bir hikâye, ilk defa yazılmış bir konu. Sultan Vahidettin Han'ın İtalya'da vefatından Suriye'de defnine kadar geçen acıların kaleme alındığı eseri insan okumaya dayanamıyor.İrfan da yazarken çok ağlıyordu. Peki ya "hain" damgası vurularak, bunları yaşayanlar, yaşamak zorunda bırakılanlar İşte eserden birkaç satır:"Kırk dokuz gün süren eziyetli bekleyiş bugün son buldu. Şam'da mübarek dedemizin yaptırdığı Sultan Selim Camii haziresine defin mümkün oldu. Emaneti toprağa emanet ettik. İlk olarak cami külliyesindeki bir odaya defnetmek istedik lakin kazılan yerden su çıktığı için cami bahçesine defnedildi. Sağ olsun Ahmet Nabi Bey de çok gayret gösterdi. San Remo'dan Trieste'ye tren yolculuğu, Trieste'den Beyrut'a gemi seyahati oradan da Şam'a tren yolculuğumuz neticesinde vazifemizi yerine getirdik. Sultanımız artık 5 vakit ezanın gölgesinde yatıyor. Rabbim bizlerin akıbetini hayırlı etsin. Hürmetlerimi sunar valide hanımın ellerinden öperim. Ömer Faruk kulunuz...Mektubu bitirip bir zarfın içine koymuştu ki kapı çaldı. Hemen uzanıp kapıyı açtı. Fransız işgal komutanıydı..."Vahidettin Han'ın sonu ve son yolculuğu hakkında yazılmış bildiğim böyle bir eser yok. "Tabut" romanı yazılırken hep İrfan kardeşimle irtibat hâlindeydik hatta eserinin adı "Sultan Tabutu" olsun diye