"Kovacaksa da o kovsun!.."

Manisa'da bir takvim satışı hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Cadde üzerinde sol tarafa baktım renkli ışıkları yanan bir birahane gözüme takıldı. O dönemde Manisa'nın en büyük ve cafcaflı konforlu bir birahanesi. Eyüp Abiye "Abi gel bu meyhaneye girelim satış yapalım" dedim."Orhan Abi bu gece vakti hiçbiri ayık değildir. Onlarla cebelleşemem girmeyelim" dedi. Ben yine ısrar ettim "illa girelim ayıklara satamadık belki sarhoşlara satarız" dedim, gülüştük... Ben birahaneden içeri girdim. Bu gibi mekânlara hayatımda ilk defa giriyorum, Eyüp Abi arkamdan girdi. Derinlemesine büyükçe bir mekân... Masalar dolu, mekânın en dip tarafında yuvarlak büyükçe bir masa o masanın etrafında kalabalık bir insan topluluğu... Önlerinde içki kadehleri ve kumar oynuyorlar. Ben direkt o masaya yöneldim. Arkadaşıma da kapı girişindeki masalara satış için dolaşmasını söyledim. O yuvarlak masaya, biraz tedirgin biraz heyecanlı bir hâl üzere yaklaştım. Masanın baş tarafında iri yarı, etine dolgun beyaz tenli yakışıklı kodaman bir adam oturuyordu. Kendi kendime "şimdi bunlardan kime satış için geldiğimizi söylesem beni kovarlar, hiç olmasa şu yakışıklı adama söyleyeyim kovacaksa da kovalasın sineye çekeriz" diye niyetlendim. Masaya yanaştım kibarca "iyi geceler" dedim, o kodaman adam oyundan başını hafif kaldırıp bana baktı. "Buyur delikanlı ne istiyorsun" dedi. Ben de "Efendim Türkiye Takvimi satıyorum. Yılbaşı da yaklaştı, belki ihtiyacınız vardır alırsınız