Hâkim beyle görüşmeye gidiyorum...

Cahit Abi beni görünce gülümseyerek "Ooo Orhan Abi bu ne yakışıklık, hayırdır" dedi... Manisa'da bir gazete aboneliği hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Avukat Burhan Bey: "Yahu Orhan Kardeş, o bir adam dediğin kişi adliyede memur değil. -Ya -O Asliye Hukuk Hâkimi, sol görüşlü ve çok zor bir hâkim. Sen onun yanına gidersen de seni içeri almaz. Hiç zahmet edip de gitme. O hele Türkiye gazetesine hiç abone olmaz" dedi. Biraz hevesim kırıldı ama hiç de umurumda değildi. Kendi kendime "ben bu hâkimin ziyaretine gideyim. Beni kovarsa da kovsun, altınlarım mı dökülecek" dedim. Dağıtım işimi bitirip Karaköy'de iki lüleli caminin karşısındaki üçüncü kattaki evime geldim. Yirmi dört yaşındayım. Evliyim ve o zaman iki tane de çocuğum var. Kahvaltımı yaptım, biraz uyudum dinlendim. Öğleye doğru kalktım tıraş oldum. Duşumu aldım. Öğle namazını kıldım. Güzelce giyindim. Kravatımı taktım. Saçlarımı taradım. Boyum 1.83 olduğu için takım elbise de üzerime yakışırdı. O zamanlarda Tekel Müdürlüğü yanında küçük bir büromuz vardı. Başka bir işyerimiz yoktu. Yaklaşık 30-40 m kadar küçük bir yer. Aslında o yer çok küçüktü ama orada öyle bereketli öyle büyük hizmetler yapıldı ki yazsam kitaplara sığmaz. Yer mütevazı küçük ama arkadaşların yürekleri öyle büyük, gönülleri öyle genişti ki anlatamam. O küçük büroya geldim. Cahit Abi beni görünce gülümseyerek "Ooo Orhan Abi bu ne yakışıklılık, hayırdır" dedi. Ben de "hâkim beyle görüşmeye gidiyorum" dedim, olayı anlattım. Cahit Abi içeriden birkaç cilt İslam Ansiklopedisi verdi. "Bunları da hâkim beye