Yalova'ya yabancı saray!

İzin bitti, döndüm geldim, aynı tas aynı hamam! Tam olarak anlatmam gerekirse; birbirinden farklı gibi görünen kepazeliklerin tümü aynı kök, aynı temel üzerinde yükseliyor... Mesela, yönetme kabiliyeti zaten facia olan iktidar, kendi marifetiyle mahvettiği ekonominin yokuş aşağı yuvarlanması karşısında o minicik refleksini de kaybetmiş "başı kopmuş tavuk" misali ortalarda dolaşıyor! İktidarın içindeki gruplar birbirlerini suçlamaya, kabineyi eleştirmeye başladı bile. Örneğin, Sedat Peker'in radarındaki AKP MKYK üyesi Metin Külünk, ekonomi yönetimini şöyle eleştiriyor: -Türkiye'de en az kazanan ile en çok kazanan arasındaki fark 23 kattır. Ekonomi yönetimi bu tabloyu okuyor mu Teknokratik aklı sorgulamalıyız! Epey cüretkar bir eleştiri gördüğünüz gibi! Kulislerdeki "dost sohbetleri" ise çok daha cesur eleştiriler içeriyor ancak henüz fısıltı halinde! Bir de, gerçeklikten iyice kopmuş, kendi söylediğini kendisinin duyup duymadığı belli olmayan, "Reis'e yaranma" içgüdüsü ile muhalefeti eleştirdiğini zanneden parti üst yönetimi var ki, evlere şenlik! Mesela, AKP Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu, son günlerde yeniden alevlenen, kayıp "Meclis Komisyonu Fetö Raporu" üzerine yükselen eleştirilere şöyle yanıt vermiş: -FETÖ'nün siyasi ayağı Kılıçdaroğlu'dur, CHP'dirve CHP yönetimidir! Gerçekten çok yaratıcı! Tabii, buna şöyle bir yanıt verilebilir, veriliyor da; CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, şu yanıtı kafi görmüş: -Bunu; FETÖ'nün siyasi ayağının araştırmasına yönelik verilen bütün önergelere 'ret' oyu kullanan bir grup başkanvekili, bu önergeleri veren partinin genel başkanına diyor! Bence de kafi, fazlası zaman israfı olur zannımca... Ağacı asitle yok eden kafa! Gelelim kepazeliğin sarmaladığı memleketimden iç karartan görüntülere... Öncelikle, ağaç, çevre, yeşil düşmanı kafanın son cinayetine bakalım... Mersin'de, alçakça katledilen Özgecan Aslan'ın adının verildiği, şehir merkezindeki Barış Parkı'nda yarım yüzyıllık, Mersin'in simgesi haline gelmiş bir kauçuk ağacı var... -Daha doğrusu vardı! O ağaca bir geceyarısı saldırdılar! Evet, ellerinde matkap ve asit benzeri bir maddeyle düpedüz saldırdılar. O güzelim ağacın köküne, gövdesine tam 9 delik açtılar ve o maddeyi o deliklerden enjekte ettiler, iyi mi! -Ağaç kavruldu, yaprakları kurudu tabii... Mersin Büyükşehir Belediyesi ağacı kurtarmak için ne lazımsa yapıyor şu sıralar... Benim merakım ve tabii ki sorum ise şöyle: -Bu nasıl bir sapıklık, bu nasıl bir canavarlık, bu nasıl bir vicdansızlıktır Ekonomide ise değişim ve çöküş an be an yaşanmaya devam ediyor. Bu cennet ülkede yurttaşlar, yalnızca ayakta kalabilmek, çocuklarını besleyebilmek için inanılması güç fikirler geliştiriyor... Boş tost, boş dürüm, boş baklavayı görmüştük! Şimdi bunlara veresiye simit, yarısı boş tüp de eklendi! Dün gazetem KORKUSUZ'un manşetinde okurken utanç duydum; ucuz olsun diye yarım doldurulmuş tüp isteyenler, o yarım tüpü bile veresiye isteyenler var artık bu ülkede ne yazık ki! Ancak beni en çok sarsan haber Karacabey'den, bir simitçiden geldi: -Daha bu sabah bir kadın utana sıkıla 4 liralık simidi veresiye istedi, "Ay