Ülkeyi göz göre göre çökertiyorlar!

Ne demişti yıllar önce iktidar cenahından bir muhterem anımsıyor musunuz Madem imam hatip açamıyoruz, tüm okulları imam hatip yaparız!.. Sözlerinin eri çıktılar, henüz tüm okulları olmasa bile ülkenin en yetkin, başarılı okullarının çanına ot tıkamayı başardılar!.. Çöküşün yadsınmaz sonucu bir tokat gibi çarpıyordu koca bir milletin yüzüne!.. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün OECD her üç yılda bir 15 yaş grubu öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçmek için yaptığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nın (PISA) 2015'te yapılan ortak sınav sonuçları Türkiye açısından utanç verici bir faciayı haykırıyordu: 72 ülke arasında sondan ikinci sıraya yerleştik!.. Fen bilgilerinde, matematikte, okuma-yazmada deyim yerindeyse baş aşağı çakıldık! Algılamada yanlışlık olmasın diye değişik bir şekilde anlatayım:.. Bilimde, başarılı en üst dilime giren öğrencinin oranına bakılınca; en başarılı 5 öğrenci Singapur'da 100 kişi arasından çıkarken, Türkiye'de 100 bin kişi arasından çıkıyor!!! İşte bu zavallılığın adına da basitçe ÇÖKÜŞ deniyor!.. Bunun sonu köleliktir yok olmaktır!.. Ben açıkçası şaşırmadım; bu sütunda okumayan, araştırmayan, söze dayalı toplumların ne hale düştüğünü defalarca anlatmıştım... Önce size iki araştırmadan söz etmek istiyorum; ilki uzun yıllar önce yapılan "Dünya Okuma Eğilimleri" araştırmasından... Dünyadaki tüm ülkeler birbiriyle karşılaştırılmıştı o araştırmada; bizim şansımıza da Japonya çıkmıştı!.. Bir dehşet senaryosunu çağrıştıran o karşılaştırmadan yalnızca bir maddeyi paylaşacağım sizlerle: Japonya'da sıradan bir yurttaş yılda ortalama 25 kitap okuyor. Türkiye'de ise 6 Türk yurttaşı yılda ortalama 1 (yazıyla bir) kitap okuyor!.. Burası sözün bittiği yer mi Hayır daha da kötüsü var ama önce ikinci araştırmaya bakalım; bir kaç yıl önce yapılan bir araştırmanın sonucu: İspanya'da her yıl ortalama 10 bin çeviri yapılıyor. Tüm Arap Yarımadası'nda bulunan ülkelerin toplamında varoluşlarından beri yapılan çeviri sayısı henüz 10 bin sayısına bile ulaşmamış durumda!.. Şaşırdınız mı.. Ya da Arap ülkelerinin durumuna bakıp "Biz daha iyiyiz" diye sevindiniz mi.. Öyleyse şu araştırmaların sonuçlarına bakın lütfen. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2010 yılında 134 ülke arasında yaptığı "Eğitim düzeyi sıralamasında Türkiye 109. sırada!.. -Her bin kişiye ABD'de 12 bin, Almanya'da 2 bin, Türkiye'de ise 7 kitap düşüyor!.. -Rusya da 2 bin 500, İngiltere'de 3 bin 500 kişiye bir kütüphane düşerken, Türkiye'de 64 bin 600 kişiye bir kütüphane düşüyor!.. İşte dindar, kindar gençler yetiştirmeye yönelen eğitim sistemimizin vardığı sonuç ne yazık ki bu!.. İşte yeni Türkiye'nin "Ortaçağ" verileri!.. Pekii, biz bu durumlara nasıl geriledik, bu trajik çöküş nasıl gerçekleşti diye bir soru geliyorsa aklınıza onun da yanıtı bize dayatılan eğitimde yatıyor... Önce imam hatip okullarının nasıl çığ gibi büyütüldüğüne bir bakalım. 2002-2003 yılında Türkiye'de 450 imam hatip okulunda 71 bin öğrenci eğitim görüyordu. 14 yıl sonra, 2015-2016 döneminde öğrenci sayısı 870 bine okul sayısı ise 1149'a ulaştı. O kadar ki "kız imam hatip okulları" bile açıldı!.. Dinimizde "kadın imam" olmayacağı, bu kadar imama da ihtiyaç olmadığı düşünülürse "o kafanın" ne amaçladığı da kendiliğinden ortaya çıkmış olmuyor mu!. Bu girizgahtan sonra ülkemizin eğitime ayırdığı