B. Bir vesileyle arkadaşım Philip aradı bugün Avusturya'dan; sohbet esnasında gecesi Noel olan günde kar yağdığından bahsetti. Kiliseler süslenmiş, Noel çarşıları ışıl ışıl, alkolün etkisiyle gençler şenşakrak kahkahalar atarken ihtiyarların gözlerine nemli bir bakış oturmuş. Yıllar evvel ben de bir yaşlı amcaya denk gelmiştim, Noel pazarının orta yerinde herkes eğlenirken hislenmiş ağlıyordu. Babasını savaşta kaybetmiş bir yaşlı adam; çocukluğundan kalma Noel çarşılarını tahattur ederek ağlıyordu. Huyum kurusun bir tonton ihtiyar görmeyegöreyim, gider bir vesileyle sohbet ederim, illaki merakımı tahrik edecek bir yere varır anlattıkları. Çocukluğundaki Noel çarşılarından bahsetti. Meğer konuşası varmış onun da, lakin çevresindeki neşeli gençler onun içinde bulunduğu haletiruhiyeye pek de hitap etmemiş olacak ki o da fırsatı ganimet bilerek anlatmak istediği şeyi bendenize anlattı.
Bir bütün olarak bir yerden bir yere akan bir nehre benziyor Batı medeniyeti. Kavuşacağı bir deniz olacak mı bilemiyoruz fakat kendi otantitesiyle kendisini andırdığı anlarda ilginç bir heybete kavuşuyor. Ne zaman oryantal hatlar görsem yahut Uzakdoğu'dan bazı objelerin yer aldığı bir manzaraya denk gelsem diyorum ki bu don bu bedene çok da uymamış. Görüş meselesidir katılmayabilirsiniz. Fakat bu medeniyetin bin yıllık bir gelişimin neticesinde her parçası kendine benzeyen bir duruş ortaya koymuşken hiç de kendisiyle alakası olmayan şeyleri bünyesine kabul ettirmeye çalıştıkça başarısız olduğu gerçeği sürekli karşıma çıkıyor.
İstanbul'un orta yerinde Oktoberfest düzenleyenlerin bira içmek için herhangi bir bahaneye ihtiyaçları olmadığı malumumuz. Peki bu Bavyera festivaline niye ihtiyaçları var diye durup düşündüğümde bir şekilde olmak için kendini paraladıkları kimse olma yolunda attıkları adımların sesleri geliyor kulağıma. Olmuyor, olamıyor. Genzinde sabah ekmek bandığı menemenin kokusuyla bir başka şey olmaya çalışan gençleri gördükçe hayret ediyorum. İşte, bir Noel gününü Noel gününe çevirmeye çalışan Türklerin hareketleri bu kadar sakil duruyor. Sakın ayıpladığımı yahut neuzübillah diyerek bu gençleri zihnimde tahkir ettiğimi düşünmeyin lütfen. Hayatı bir bütündür ve sizler bu hayata bir patchwork muamelesi yapamazsınız. Yapmaya kalkıştığınızda eşekten düşmüşe döner zihniniz. Herhangi bir Avrupa şehrinde tertip olunan bir Noel eğlencesine katılmakla Türkiye'de Noel eğlencesi tertip etmek arasında öyle azim fark var ki. Bu don bu elbisede durmuyor. Niyetimi tekrar teşrih etmek isterim, yapıyor olmalarından rahatsız değilim; yapamıyor oluşlarından ve yapamıyor oluşlarını fark edemeyişlerinden rahatsızım. Çok güzel oluyor zannediyor sizinkiler, lakin hiçbir şeye benzemiyor yaptıkları. Kim olduklarının farkında olmadan olmaya çalıştıkları şey gibi olduklarını düşünüyor olmaları bu garip hareketlere sebebiyet veriyor. Orijinalini şöyle uzaktan bir kere gören herkes aynı şeyi hisseder: Evladım bırakın dağınık kalsın. Yaşanmayan hayatın sanatı, olmayan sanatın estetiği olmuyor. Bu da bir büyüğümden kulağıma küpedir. Vesselam.

5