Nebbaş kralın ciğerden elbisesi

B.

Doğrudur, hırsız evine kadar kovalanmaz. Bazen efendilik sizde kalır; kalmalıdır. Velakin, muhatabınız da size efendilik edecek fırsatı tanımalıdır. Aksi takdirde, siz meşrebinizde olmayan şeyler yapabilir, olmadık bahislerden dem vurabilirsiniz. Siyasi nezaket, bir takım sözleri söylenmez kılar; bu da hakikattir. Ancak bunları söylememenizi sağlamak hususunda yine muhatabınızın sorumluluğu vardır.

Ondan bahsetmiyor, adını zikretmiyorum. İllallah dedim zira, nice illallah demişlercileyin. Ancak nebbaş sevmem, nebbaşlıktan hazzetmem. Görünce öfkeleniveririm nebbaşı. Ölenin malına, namına itibarına çökmekten daha fena ne olabilir Çenesi kapanmış, hamuşana dahil olmuş, hakkını-hukukunu müdafaa edemezden elini çekmeyene ne denir Ramazan mübarek, hem de ilk gününde konuştuğumuz şeylere bakın...

Haydi Ramazan geceleri fıkralar, kıssalar, menkıbeler anlatılır. Geliniz, Nasreddin hocamızın kedi-ciğer fıkrasını yad edelim. Hakikaten nerede bu ciğer E peki nerede bu kedi Gitti bir yerlere, kebap oldu ciğer, cümlenin malumu. Ne desin adam Şuraya sarf ettik, buraya sarf ettik diyecek. Merhumun malına, hizmetine, itibarına çökmeden yapsa bunu, evine kadar kovalamayacağız. Sorularımız, masum sorular olarak kalacak. Velakin gözümüzün içine baka baka, üstelik herhangi bir veraset bağı da yokken merhumun hizmetlerini kendisine temlik edince gözümüz ne ciğer görüyor ne de kedi. Evine kadar kovalar oluyoruz. Keşke bize yakışmayan bu hallere düşmeseydik de, oturup bir camide, kullardan tecerrüd ederek mukabele dinleseydik; hazret-i Hakk'a bu bahisler olmadan teveccüh etseydik. Lakin yetimin, öksüzün, merhumların ve gücü yetmeyenlerin hukukunu müdafaa etmeyi bizlere emreden de O'dur madem, dönelim ve diyelim ki "Efendi, çek elini senin olmayan o itibarın üzerinden!"