Efendimiz'den bahsederken üç mühim soru
B.
Birkaç mecrada dile getirdim, burada da yazmak isterim. Muhatabım, kendisine Müslüman diyenlerdir.
"Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim!" derken şair, devrin devranın kabullerinin üstünde ve ötesinde bir muhabbete sahip olmakla ancak Muhammed Mustafa Efendimiz'e ümmet olunabileceğini gayet vazıh şekilde dile getirmişti. Bu muhabbet ve itminan olmazsa, bir şeyler hep eksik kalıyor; maksat hasıl olmuyor.
Değişik bir yaranmacılıkla karşı karşıyayız. Baştan aşağı, aşağılık kompleksi, serapa evin uşağı psikolojisi. Efendimizi birilerine beğendirmek, olduğundan daha güzel göstermek çabası... Kimin haddine düşmüş Üç mühim soru var karşımızda. Önünde durduk bu üç sorunun, tıkandık. Birinci sual "Siz kimsiniz Kendinizi ne zannediyorsunuz" sualidir. Darülaceze'deki dedesinin kabahatlerini tevil eder gibi davranan bu insanlar kimin nesidir İkinci sual "Kurtarmaya, aklamaya çalıştığınız zat kimdir Kimden bahsettiğinizi biliyor musunuz Eşref-i halkillah ve ekmel-i abdillah Efendimiz'den bahsettiğinizin farkında mısınız" Üçüncü sualimiz ise "Kime yaranmaya çalışıyorsunuz Yaranmaya çalıştıklarınız kimlerdir ki Efendimiz'i dahi onların standardına uyduracağım diye takla atıp duruyorsunuz"