Dilan Çıtak'ın babası da Kültür Bakanı olmak istemişti

B.

Bodrum'da polisin üzerine araç süren Dilan Çıtak'ı hayretle izledik. Daha doğrusu muhtemelen siz hayretle izlemişsinizdir ben hiç şaşırmadım. Hayır, bir süre gördüğüm için değil; 2-3 sene evvel benzer bir şey benim de başıma geldiği için. Haber Global kanalında bir programa davetliydim, sık sık gittiğimiz bir kanaldı. Televizyon programlarını iştirak edenler bilirler, bir konuk odası vardır, program başlayana kadar katılımcılar orada otururlar, izzet-ikram çay kahve takdim edilir, katılımcılar hangi görüşten olursa olsun orada ahbapça sohbet ederler ve fikir teatisinde bulunurlar. Adet olduğu üzere konuk odasına gittim kapıyı açmamla içeriden bağırış çağrı yükseldi. Hakaretin bini bir para. Ne olduğunu anlamadım çıktım dışarı. Birazdan iki kadın çıktı gayet öfkeli tavırlarla üzerime yürüyen, birazdan tanımadığım kıvırcık saçlı bir kadın çıktı sonradan İbrahim Tatlıses'in kızı olduğunu öğrendiğim Dilan Çıtak... Bir yandan öfkeyle üzerime yürüyüp hakaret ederken bir yandan abuk sabuk şeyler söylüyor; ne olduğunu anlamadım doğrusu. Her zamanki gibi nazik ve mahcup. "Hocam lütfen kusura bakmayın sizi şöyle alalım" dediler. Alın tabii ha bizim de biz az evvel ne yaşadık hiç anlamadım dedim. Efendim, Dilan hanım Buket Aydın hanımın konuğu olacakmış bizden evvelki programda ve katiyen soyunma odasında soyunmak istememiş konuk odasında soyunurum ben demiş. Nazlıyla, kaprisiyle, ekstra talepleri ile de çocukları bezdirmiş. Sizin anlayacağınız anlamsız bir şımarıklık ve teamül bilmez tutum. Herkeste bir gitse de kurtulsak havası. Ahlat ağacından armut yetişmemiş sizin anlayacağınız. 90'larlarda İbo Show isimli yüzkarası programı hepiniz hatırlarsınız. Rakıların içildiği, sigaraların tüttürüldüğü garip bir şeydi. Olur şey var olmaz şey var diyen yoktu. Böyle bir ortamda büyümüş Dilan. Önüne gelene dilediği gibi davranabileceğini zannediyor. Videoda da gördüğünüz gibi çok sıkışınca ben İbrahim Tatlıses'in kızıyım diyor. Konuk odasında soyunurum, emniyet şeridinde giderim, polis durdurunca durmam, çok sıkışırsam babamın adını veririm. Elbette hak bilmekle alakalı bir şey fakat İbrahim Tatlıses'in bir konuşması geldikçe hatırıma olayın garip tarafı sindirilebilir hale geliyor. Sanatçıların sorunlarından bahsedilen bir mecliste "yapmıyorlar ki kardeşim Kültür Bakanı bizi, hepsini çözelim" demişti. Birkaç defa Ak Parti'den milletvekili adayı olmayı denemişti. Ne cüret Gerçekten vekil olabileceğini hatta Kültür Bakanı olması gerektiğini düşünüyordu. Bakın altını çizelim "Kültür Bakanı" olmak istedi İbrahim Tatlıses. Düşünebiliyor musunuz Dilan Çıtak ne olurdu babası bırakın Kültür Bakanı olmayı, siyasetin herhangi bir başka mecraında yer alsaydı Ünlülerin, zenginlerin, züppelerin, tanıdığı çok olanların imtiyazlı olduğu bir ülke olmasın Türkiye diye mücadele ettik hep. Torpil kovalamayı ayıp gördük, görgüsüzlerle aramızda bir müşteri olmasına rıza göstermedik. Dilan Çıtaklar polisimize terbiyesizlik yapsın diye demokratikleşme mücadelesi verilmedi bu ülkede. Başına çalası sosyal medyasında yayın yapıp sonra da polisi çırak çıkarsın diye İbrahim Tatlıses'in kızı, şeffaf devlet hülyaları görmedik hiçbirimiz. Hele polisimiz, mesai şartları son derece ağır, ortalama memur maaşıyla can siperane çalışan polisimiz görgüsüzlerin görgüsüz çocukları tarafından pai mal edilsin diye kendilerini paralamıyor. Adını koymalı, daha sert, daha caydırıcı yasalara ihtiyacımız var. Kolluk kuvvetlerinin elini güçlendirmeye ve hizmetlerini böyle saçma sapan manilere takılmadan yapmalarına hizmet edecek yaptırımlara ihtiyacımız var. Yoksa Dilan gider filan gelir, Çıtak gider pıtak gelir.