Çoban Ahmed'in koyunundan demokrasi zaafına

B.

Carl Scmitt başta olmak üzere demokrasi eleştirisi yapanların şikayet ettiği en temel mesele, demokratik zihnin istatistiki çalışıyor oluşudur. Tenkitler ve talepler söz konusu olduğunda herkesin reyini bir saymak; ihtisas, kültürel seviye, sorumluluk gibi parametreleri hesaba katmamak önemli bir eleştiri sebebidir. Bu tenkidin özü, ülkemiz jakobenlerinin değirmenine su taşıyacak bir argümandır ve tartışmanın nihayeti "benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi" gibi sakil bir yere varır. Bu sebeple Türkiye gibi ülkelerde bu tarz tartışmalara, teorik zeminde olsa dahi, girmemek gerekir.

Gelgelelim meselenin nitelik-nicelik bahsinden maada hak etmek ve etmemek noktası vardır ve bence meselenin en mühim tarafı budur. Paris Olimpiyat Oyunları'ndaki yegane başarımız olan imaj üretiminin mimarı Yusuf Dikeç'in annesine edilen hakaretler üzerinden meseleyi değerlendirelim.

Seciyesi bozuk, insani seviyesi düşük, eğitimsiz, terbiyesiz, kültürsüz, görgüsüz, kompleksli, hayvandan aşağı bir kitle yaşıyor bu topraklarda. Bütün bu düşüklüklerine, aşağılıklarına bakmadan oldukça şımarıktır, burnu büyüktür bu kitlenin efradının. Hem kel hem fodul denilen cinsten. Cenazeye nasıl gelinir bilmeyen tiplerdir bunlar. İnanmayan herhangi bir bobo cenazesine iştirak etsin. Ayakta şıpıdık terlik, kıçta şort musalla başında sigara içtiklerini göreceksiniz. Görmemişlik bile bunların yanında bir seviyedir. O kadar cahil ve kültürsüzdürler ki, kafaları en fazla görsel illüzyonlara cezbolacak kadar çalışır. Bilecik Belediye Başkanı Melek Subaşı'na hayranlıkları ve Dikeç anneye dil uzatmaları aynı cehaletin ürünüdür.

Bizden, bize ait olandan bu ölçüde nefret eden, zımnen hain, potansiyel ajan, mahalle yansa saçını tarayarak "yorganım nerede" diye vaveyla edecek bu aşağılıklar demokrasinin zaafı neticesinde bu memleket hakkında rey beyan edebiliyorken sual şudur: Çoban Ahmet'le, Ahmed'in güttüğü koyunlardan daha hayvan olan bu tiplerin oyu bir midir

Şimdi bunlar zannediyorlar ki, kompleksleri, eziklikleri ve rezillikleri sebebiyle içinde bulundukları makhuriyetin sebebi bu memlekettir. Kapağı atsalar bir Batı ülkesine yırtacaklar; bolluk, bereket içinde yaşayacaklar. Avrupalılar kırmızı halılar sermiş, dibi kırmızı mumla yollarda bekliyorlar bunları. "Keşke bu vasıfsız, kültürsüz, potansiyel ayyaş, sosyal asalak, uyumsuz, sorunlu tipler ordusu gelse de biraz da bizi beğenmese, azıcık da bizim analarımıza sövse, negatif enerjilerini bizim toprağımıza verseler" diye inim inim inlediklerine eminim Avrupalıların.