Bu esneklikle 30 Haziran'a gelirken
B.
Patika dönüldü, yokuş indi 30 Haziran'a geldik. CHP Kurultayı'na yönelik senaryolar konuşuldu, tehditler edildi, cevaplar verildi, kılıçlar çekildi. Kulislerdeki bilgiler farklı senaryolar üzerine dönüyor. Bugün karar bekleyenler var, mutlak butlan kararının çıkacağını öngörenler var; davanın 14 Temmuz'da neticelenceğini tahmin edenler var, mutlak butlan çıkmayacağını öngörenler var. Dava yargının meselesi, dolayısıyla hukuki bir konu. Buna rağmen sanki siyasi bir davaymış gibi konuşuldu hep CHP çevrelerinde. Oysa asıl ahlaki zeminde konuşulması gereken bir süreçti. Fatih'in içinden yükselen iddialar değil soruşturmaya ve Yüzleşilmeye mecbur kılıyordu söz konusu iddiaları. Mevcut CHP yönetimi bu yöntemi tercih etmedi. Aksine kendi partisi içinden yükselen itirazları ve kurultayı yargıya taşıma teşebbüslerine sürekli olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir siyasi hamlesi olarak yansıtmaya çalıştı. Elbette CHP seçmenine ve kendi kitlesine bir mesaj vermek isteyen Özgür Özel için bundan daha konforlu bir alan olamazdı. Evet, hikayeyi kitlesini anlatmak anlamında konforlu olabilir fakat bu bir gerçeği değiştirmiyor. CHP bugünden itibaren asla bugüne kadarki CHP olarak kalamayacak bir başka şey, bir başka bünye, bir başka parti olacak. Zira şu anda CHP içinde herkes neyin ne olduğunu aslında gayet iyi biliyor ve asıl öfkelenilen şey bununla yüzleşiyor olması.
Peki CHP'de yaşananlar ve davanın sonuçları gerçekten bir bölünmeye ve parçalanmaya yol açar mı Hacıyatmaz gibi birkaç ay içinde önce hakaret Edip sonra destekledikleri Özgür Özel ile önce destekleyip sonra hakaret ettikleri Kılıçdaroğlu arasındaki becayişe uyum sağlayamayacaklarını düşünüyorsanız eğer CHP çevrelerinin ve kadrolu yazarlarının, maaşlı elemanlarının hakikaten mevzuyu anlamıyorsunuz demektir. Gerçek bir bölünmenin mümkün olamayacağını onlar da gayet iyi biliyor fakat böyle bir ihtimal ile tehdit etmeyi kullanılması meşru yöntemlerden biri olarak görüyor. Geçtiğimiz hafta Kılıçdaroğlu'na ve Özgür Özel'e yakın partililerle konuşma imkanım oldu. Genel olarak aldığım hava şu şekilde: CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığına hazırlanmış, kendisine hürmette küsür etmedikleri günleri referans göstererek konuşuyor. Düne kadar Kılıçdaroğlu Doktrini isimli kitaplar yazanların, bir süredir Kılıçdaroğlu'na en sert direnişi sergiliyor olmaları, an itibariyle Kılıçdaroğlu'na en sert şekilde karşı duranların, kıdemli genel başkanı kapıda kırmızı halılarla karşılayabilecekleri bir ortamın işaretlerini ortaya koyuyor aslında. Merak edenler için ben hikayenin sonuyla alakalı bir sufle vereyim: büuük çıkar sahipleri tasfiye edilir, orta ölçekli çıkarcılar ikna edilir, küçük çıkarcılar yeni düzene dahil edilir ve üç günlük tartışma neticesinde CHP Kılıçdaroğlu önderliğinde çok da yakın olmayan bir vadede kurultaya gider. Bugüne kadar bu esneklikle gelindi bugünden sonra da o esneklikle gider.