Yeni bir Weimar mı (1)

Weimar Cumhuriyeti zamânında, Belle Epoque devrinden arta kalan son derecede renkli bir kültürelsanatsalbilimsel siyâsal bir elitin varlığı dikkat çekicidir. Bilimsel elitler için Albert Einstein ismi neye yetmez Edebî elitlere misâl vermek gerekse akla gelecek ilk ismin Thomas Mann olacağı muhakkaktır. Weimar demokrasisinin plastik sanatlardaki en büyük isimlerinden birisi hiç kuşkusuz Kandinski; tiyatroda ise Berthold Brecht'den başkası değildir. Siyâsal elitlere gelince, tabiî ki Weimar Cumhûriyetini târihsel olarak öncelese de Bavyera Sovyetini kuran Kurt Eisner, Erich Mühsam gibi, hakikaten de hayranlık verici bir adanmışlığı simgeleyen isimler dikkat çeker. R0osa Lüksemburg ve Karl Leibknecht, bu tarz siyâsal adanmışlığın diğer misalleridir.

Renkli bir kültürel arkaplamna sâhip olan ve Altın Yirmiler (The Golden Twenties) olarak anılan Weimar demokrasisinin üzerine Bismarck'ın gölgesi düşüyordu. I.Umûmî Harp Almanya'yı hızla Bismarckcı geleneklerle kurulmuş geçmişinden hızla yabancısı olduğu liberal ve demokrat bir çizgiye sürüklemişti. Kandisky gibi kültürel elitler bu liberal vasatın tadını çıkaracaktı. Ama geçiş o kadar kolay olmayacaktı. Derin Bismarckcı siyâsal yapılar ve zihniyetler buna direnecekti. Sayısız sûikast, komplo ve darbe teşebbüsü üzerinden bir iç savaş için için devâm ediyordu. Thomas Mann, hepi topu ondört senelik bir ömre sâhip olan Weimar Cumhûriyetinin(1919-1933) dramatik târihini son derecede çarpıcı bir şekilde temsil eder. Aristokratik köklere sâhip burjuva bir âileden gelmektedir. Başlangıçta Bismarckcı bir çizgide iken bu sebeple kardeşiyle de küsmüştü daha sonraları, gidişâtı görüp Weimar Cumhûriyeti'nin hızlı bir müdafii oldu.Aslında Weimar Cumhûriyeti tecrübesi iki farklı elitin; libertin olan Münihli elitlerle Prusyalı olan bürokratik elitlerin mücâdelesine sahne oluyordu.