Bir erken uyarı
Son derecede iktidarsız ve kapasitesiz siyâsal elitlerle idâre edilen Avrupa şu aralar kendi derdine düşmüş durumda. Yaşlı kıt'a, bir taraftan giderek ağırlaşan ekonomik meseleleri, diğer taraftan yükselen aşırı sağ popülizm arasında sıkışmış vaziyette. Kıt'a Avrupası, Fransa ve Almanya'da aşırı sağ popülizmin yükselişi hanidir gündemde. Ama çok düşündürücü bir gelişme Kıt'a değil, Ada Avrupası'ndan geldi. Kültürel târih açısından Kıt'a Avrupası'nın daha fikirci, Ada'nın ise daha pratik ve pragmatik olduğu söylenir. Kıt'a Avrupası'nın fikirlerin büyüsüyle büyülenmeye ve fikirleri hayâtın önüne ve üzerine koyarak mâceracı işlerin peşine düştüğü, bu yolda hem ağır bedeller ödediği hem de ödettiği çok yazılıp söylenmiştir. Buna mukâbil Anglosakson dünyânın, Kıt'anın know what'cı know how'cı bir eksende bu mâcerâlara uzak durduğu ve fikirci aşırılıkları devre dışı bırakarak daha aklı başında ince ve başarılı işler çıkardığına sıklıkla işâret edilir. Bu ayırıma kökten itirâz edecek değilim. Ama mutlaklaştırılması yanlış olur. Aksi takdirde son hafta Britanya'da yaşananları anlamak güçleşir. Evvelâ yabancı düşmanı, sağ popülist hareketlerin Kıt'a Avrupa'sındaki seyrine bakalım. Hepsini aynı çuvala koymak yanlış olur. Fransa'daki tablo bir hayli dikkat çekici bir seyir. Marine Le Pen , partinin kurucusu olan babası Jean-Marie Le Pen'i gözünün yaşına bakmadan tasfiye etti. Jean-Marie Le Pen'in çok keskin fikirleri vardı. Marine Le Pen duruma hâkim olduktan sonra ince bir torna işlemi başlattı. Partinin sûretini, vitrinini değiştirdi. Zamânında Hitler ile işbirliği yapmış olan General Petain'ın fikirlerinden beslenen petainistleri ve ırkçılığı ifşâ olmuş kadroları tasfiye etti. Kendisine ve partisine merkez sağ bir makyaj yaptı. Kendisi de çok sorunlu olan sözde filozof Bernard-Henry Levy onun için " insan maskeli aşırı sağcı" ifâdesini kullandı. Daha ilginç olan son Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından ,Nazi geçmişinin aklanmasını müdafaa eden AFD ile yollarını kesin olarak ayırdı. Doğrusu ben, "İsr'ail'in güvenliği için sonuna kadar çalışacağız" açıklamasını yapan Georgia Meloni ile Marine Le Pen'i ; Fransa'daki Ulusal Birlik ve İtalya'daki İtalya'nın Kardeşleri Partisi'ni birbirine yakın buluyorum. Buna , çok sert söylemiyle farklı görünse de Hollanda'daki Wilders ve onun Özgürlik Partisi de dâhildir. Almanya'daki AFD ve Avusturya'daki Heinz-Christian Starche'nin Özgürlük Partisi, Nazi geçmişe sâhip çıkmaları sebebiyle başka bir eksen oluşturuyorlar. Bu kamburu sırtlarından nasıl atacaklar bilemem , ama şimdilik Avrupa'da yükselen aşırı sağ popülizmin iç entegrasyonundaki biricik mâni bu . Aralarındaki fnarklar bir tarafa , Avrupa'da aşırı sağ popülizmin yükselişinin ana eksenlerini Rusya-Ukrayna savaşına karşı çıkmak ve katıksız bir İsrâil desteği ve Müslüman düşmanlığı meydana getiriyor. İlk eksen Rusya'nın çok işine geliyor. Rusya , mevcut iktidarların Rusya karşıtlığının panzehirini bu hareketlerin yükselişinde görüyor. Bu hareketlere el altından destek vermesinin, kendi reelpolitik'i açısından son derecede anlaşılır olduğunu söyleyebiliriz. Burada Macaristan ve Orban'ın Avrupa'da yükselen aşırı sağ popülizmin orkestrasyonunda son derecede kilit bir rol üstlendiğini teslim etmemiz gerekiyor. Temmuz ayının başlarında Orban ile Le Pen, Avrupa Parlamentosu'nda ittifak ettiklerini açıkladılar. AB müesses nizâmı ile biteviye kavga hâlinde olan ve mesele çıkaran Orban, Macaristan'da yapılan Filistin destek mitinglerini şiddetle tel'in etti ve uluslararası terörizme destek olarak nitelendirdi. Orban ,tâkip ettiği mekik diplomasisi ile orkestrasyon işini kıt'alar arası bir hüviyete kavuşturuyor. AB'nin müesses nizam partilerinin önümüzdeki senelerde mukadder olan çöpleşmesi ve aşırı sağ hâkimiyetine kavuşmasını istediği bir Avrupa'yı Trump'lı bir ABD ile bütünleştirecek bir proje için çalışıyor. Bunlar yaşanırken Ada Avrupası'nda durum sâkin görünüyordu. Kıt'a