Biden sonrası ihtimaller

Nuland'ın istifâsı son günlerin en mühim hâdiselerinden birisidir. Azılı bir neocon olan bu hanımefendi, artık enkâza dönüşen bir Avrupa manzarası bırakarak köşesine çekildi. Bu istifâ, Biden devrinin de târihsel başarısızlığını ortaya koyuyor. Buna ilâveten Trump'ın gelişinin de köşe taşlarından birisini meydana getiriyor. Nitekim istifânın arkasından gelen haberler tam da buna işâret ediyor. ABD ordusunun özel birlikleri Tayvan'a yerleşmeye başladı. Demek ki, ABD'nin nihâî hükümlerini veren bâzı derin odaklar ikinci Trump devrine hazırlanıyorlar. Artık Çin yeniden odağa alınmış vaziyette. Bunun en baskın neticesi, Biden'ın kesin olarak Trump gibi bir çılgını ârızî ve kazâî bir sayfa gibi buruşturup çöpe attığına inanan ve şartsız sualsiz NATO disiplinine giren Avrupa devletleri ile Avrasya'yı temsil eden Rusya ilişkilerinde tâkip edilebilecektir. Evvela hâlihazırdaki umûmî manzaraya bir bakalım. Rusya-Ukrayna savaşı Biden devri açısından tam bir fiyaskoya dönüşmüş durumda. Rusya'yı çökertme projesi ters tepti. Rusya bu savaştan daha da güçlenerek çıktı. Son perdede, İsrâil-Filistin savaşı Putin için çok rahatlatıcı bir işlev gördü. Ele geçirdiği toprakları sıkı, hattâ aşılmaz bir şekilde tahkim etti. Ukrayna bu savaşı taşıma suyu ile çevirmeye çalıştı. Bunun, durgunluk yaşayan Batı toplumlarında, bilhassâ ABD'de askerî sanâyileri tam kapasite ile çalıştıran bir tesiri oldu. Lâkin kapasiteler sınırlı kaldı. Ukrayna'ya yapılan askerî ve mâlî yardımlarda kesilmeler ve aksamalar yaşanmaya başladı. Ukrayna'nın son taarruzunun başarısızlığa uğraması bardağı taşırdı. Birkaç aydır tedârik sorunları yaşayan Ukrayna ordusu hakikâten de çok zor durumda.Avrupa'ya gelince, durum daha da açmaza girmiş durumda. NATO garantileri ile yaşamaya alışmış Avrupalılar on senelerdir savaş ekonomileri açısından çok zayıflamış bir durumdaydı. AB'nin kuruluş rûhunun antimilitarist bir ruh olarak şekillendiğini biliyoruz. 1980-2000 arasında Avrupa'da estirilen liberâl rüzgârları hatırlayalım. Savaşı geçmişte kalan bir barbarlık olarak telâkki eden bir yaklaşımın ne kadar da yaygın olduğunu görürüz. Aslında bu, milletleri millet yapan iki temel sütun, vergi ve askerliktir. Bu iklim, sütunlardan birisinin ne kadar da gözden çıkarıldığına delâlet etmektedir. Zâten AB rûhu, millet fikrinin de medenî gâyeler doğrultusunda aşılmasını arzuluyordu. Askerlik vazifesi bireylerin tercihlerine bırakıldı. Vicdânî redcilik kampanyaları yürütüldü. Mecbûrî askerlik pek çok yerde kaldırıldı. Askerî harcamalar da büyük oranlarda tenkisatlara gidildi. İşte Biden ABD'sinin Rusya karşısına sürdüğü Avrupa'nın hâli buydu. Ukrayna, Avrupa devletlerinin mevcut ve mahdut kaynaklarını nâfile yere yedi bitirdi. Avrupa'nın zayıf altyapıları yeni talepleri karşılamaktan çok uzak kaldı. Telâfî edilmez boşluklar ortaya çıktı. Aceleyle sanâyilerini askerîleştirmek, mecbûrî askerliği yeniden yürürlüğe sokmak yolunda adımlar atmaya başladılar. Ama bu adımların, sanâyisi zâten askerî ağırlıklı olan ve kapasite artışını kolaylıkla sağlamış Rusya karşısında geç kalınmış adımlar olduğunu düşünebiliriz. Bu manzara Avrupa'yı içinden bölmeye başladı. AB'ye sonradan eklemlenmiş, Sovyet artığı ve Rusya'ya karşı duyulan nefreti büyüten intikamcı Doğu ve Baltık Avrupası ile başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın sert çekirdeğini meydana getiren Avrupa hızla ayrıştı. Kurucu sert çekirdek Avrupa, Macaristan ve Slovakya ve Sırbistan gibi hâlâ Rusya tesiri taşıyan Orta ve Balkan Avrupası ile İsveç, Norveç ve bilhassa Polonya gibi Baltık ve Doğu Avrupa arasında sıkıştı kaldı. Dahası, Biden'a destek veren Avrupa siyâsal elitinin temel iddialarından birisi olan Yeşil Mutabakat siyâsetleri de açmaza düştü. Avrupa rûhunun avangartları olan Yeşillerin yaşadıkları metamorfoz ve hâl-i pürmelâli tam da bunu işâret ediyor.Mesele aslında orta sınıf düşkünleşmesi meselesi. Orta sınıf olarak tesmiye edilen ve aslında ahlâkî burjuva ilke ve değerlerinin refah temelli aşırı bencillikle yozlaştırılarak tasfiye edildiği bir sürecin sonuna geliyoruz. Liberâl Avrupa rûhunun albenili ve gûya çok incelmiş çoğulculukla taçlanan söyleminin arkasında