Avrupa'nın güvenlik mimârisi ve Türkiye

Henüz tamâmıyla erimedi; ama Biden devrinde buz tutmuş Rusya -ABD münâsebetleri, Trump devrinde tam bir bahar havası yaşamaya başladı. Biden, Ukrayna'da, NATO disiplinini pekiştirerek Rusya'nın üzerine yürüdü. Trump'ın kazanması ise durumu aksine çevirerek Avrupa'yı boşluğa düşürdü. (Rusya-Ukrayna savaşının bir ABD-Avrupa savaşına dönüşeceğini o zamanlar dile getiriyor, yazıyorduk). Hiç şüphesiz bu, Avrupa'da hüküm süren çürük ve yoz merkez siyâset sınıfının mes'uliyetsizliği ile açıklanabilir.

Şimdi Avrupa'nın hâl-i pür melâline bir bakalım. Bu çapsız siyâset sınıfları nasıl oldu tam olarak anlayabilmiş değilim, kendilerini ve kamuoylarını "olmayan" bir Rusya tehlikesine inandırdılar. Hattâ bunu bir siyâsal paranoyaya dönüştürdüler. Estonya, Litvanya, Letonya gibi Sovyet tecrübesi yaşamış olan mini devletlerin kaygısını anlayabilmek bir dereceye kadar mümkün. Buna, yakın târih neredeyse külliyen Rusya ile Almanya arasına sıkışmışlık ve ezilmişlikten ibâret olan Polonya'yı ve diğer Doğu Avrupa devletlerini de dâhil edebiliriz. Haydi biraz daha zorlayalım ve II. Umûmî Harp şafağında Rusya'dan ağır bir tecâvüze uğramış olan Finlandiya'nın can havliyle NATO'ya dâhil olmak arzusunu da bir yere koyalım. İyi de Rusya ile arasındaki ,artık küllenmiş olan kadim rekâbeti husûmet olarak harlayan ve NATO'ya girmek için çırpınan İsveç'e ne oluyordu kiCoğrafî uzaklıklarına rağmen Danimarka ve Hollanda nasıl oluyordu da Rus tehlikesini bu kadar yakınında hissedebiliyordu İnsan bu hadiselere şâhitlik ettikçe hayret etmekte; kendisine, acaba Rusya'nın hâl-hazırı hakkında bildiklerimizde hatâ mı ediyoruz diye sormaktan alıkoyamıyordu. 145 Milyonluk nüfûsuyla Rusya nasıl olacaktı da 700 Milyonluk kıt'ayı yutacaktı GSMH'sı ancak 2 trilyon Dolar olan Rusya , nasıl olacaktı da, neredeyse bunun 10 katı, yâni 20 Trilyon Dolarlık GSMH'ya sâhip olan Avrupa'yı ezip geçecekti Nükleer silâhlara gelince İngiltere ve Fransa'nın da Rusya kadar olmasa bile, en azından onun büyük merkezlerini haritadan silecek kadar bir kapasitesi vardı. Hâsılı, ileri sürülen senaryoların hiçbiri akla uygun değildi. Ama bu çapsız siyaset sınıfları el birliği ile Rusya'ya karşı cephe açtı. Bu yolda o kadar şuursuz hareket ettiler ki, Rusya'dan sağladıkları ucuz enerji avantajlarını bile harcamaktan imtina etmediler. Zâten ekonomileri yeni dinamikleri yakalamakta çok geride kalan, eski üstünlüklerini de başka kıt'alara kaptıran Avrupa, bu paranoyası üzerinden yaptığı akıldışı tercihler ve taahhütlerle intihar etmeye karar verdi desek çok da yanılmış olmayız. Trump'ın iktidâra gelmesi ve Rusya'ya yakınlaşması Avrupa'yı futbol tâbiriyle tam bir off-side'a düşürdü. Devrân dönmüş, ABD'nin koruma kalkanının kendileri için çalışmayacağı gün gibi âşikâr olmuştu. Şimdi tutuşmuş, toplantı üzerine toplantı yaparak kıt'a için yeni bir güvenlik mimârisi inşâ etmek için çırpınıyorlar. Bunun önündeki en görünen mâni, stratejik olarak kendi aralarında anlaşmanın henüz sağlanmış olmamasıdır. Fransa ve Almanya bunun öncülüğünü yapmak istiyor. Her ikisinin de kendilerine göre imtiyazları, üstünlükleri var. Bu meselenin bir şekilde aşılacağını varsayabiliriz. Ama aşılmasının nerdeyse imkânsız olan başka meselelerin yanında Almanya-Fransa rekâbetinin lâfı bile edilmez. Bunlara girmeden evvel şunu kaydetmeliyiz ki Avrupa târihi itibârıyla son derecede radikal bir dönüşümü idrâk ediyoruz. Bir tarafta ABD'nin tekmil dünyâda tanınmasını sağlayan askerî gücünün şemsiyesi altında yaşamanın konforunu yaşarken; diğer tarafta onun kabalıklarını istihza etmeyi zevk hâline getiren ve Avrupa medeniyetinin ona nispetle ne kadar antimilitarist , medenî ve insânî olduğunu pompaladıkları güzel günler artık nihâyete erdi. Avrupa artık askerî bir güç odağı hâline gelmeye kesin karârını verdi. Bunun derin sebebi, kapitalizmin içinde bulunduğu derin krizlerden çıkışın ancak askerî yatırımları arttırmaktan geçtiğinin hatırlanmasıdır