Ölmek isteyemeyenlere

Bismillahirrahmanirrahim Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah'ımıza hamd, Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti'ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)'ın ilke ve inkılabı İslam'a tabi olan Mü'min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehit ve Gazilerimize salat ve selam olsun! Mutlak iman ediyor ve biliyoruz ki; bu satırların yazarının ve okuyucularınınölüm yılı, ölüm ayı, ölüm günü ve ölüm saati belli! Hem de kulluk sınavlarımızı vermek üzere talebe olarak dünya okuluna gelmeden önce! Ruhlarımız yaratıldığında! Bir saniye bile geciktirilmeyecekölüm saatimizin bize bildirilmemesi Allah'ımızın biz kullarına bir merhameti, bir ihsanı ve bir lütfudur! İnsanoğlu öleceğivakti bilseydi hayatta ne zevk kalırdı ne de neşe! Ölüm vakti yaklaşanların sokaklarda;''bir senem var, bir ayım var, bir haftam kaldı, son saatim''diye koşuştuklarına, aklını yitirip kendini dağlara vuranlara şahid olurduk. Allah'ımızın ölüm vaktini gizlemesi bir lütuftur ve O'nun lütfu da ne hoş, kahrı da! Ama ölümümüz hakkında çok unuttuğumuz değişmeyen bir gerçek var ki; seneler sonra gelecek sanarak aldanıp hazırlıksız yakalandığımız Ölümümüz hepimize, her İnsana ve her canlıya iki nefes değil tam bir nefes yakındır! Geçmiş tarihi büyük felaketlerle dolu Anadolu kıtamız fay hatlarıyla yeniden sallandı! Birkaç Avrupa Devletleri büyüklüğündeki bir bölgemiz adeta