Ayarlarımızı bozdular!

Allah'ımızın; elçileri olan Peygamberleri Tevhidi İman, İhsan, Sevgi, Saygı, Merhamet ve Cömertlik ayarı bozulmuş fert ve toplumları ıslah için görevlendirdiğini iyice idrak etmezsek çağdaşlaşma adına bozdurulan ayarları düzeltme imkânımız yoktur!

Evet;

Tek İlah ayarımız, yani Tevhidi İman ayarımız; şirk zehriyle bozuldu, bozdular!

Allah'ımıza alternatif sahte ilah olarak dayatılan şahıs ve rejimler tüm İslam ülkelerini yönetmeye devam ediyor! Ana Okullarından başlayarak yavrularımıza tek Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz olan Allah sevgisinin öğretilmesine, Hak ve değerler eğitiminin verilmesine birileri şuursuzca direniyor. Allah (cc), Peygamber (sav) ve tek kurtuluş reçetemiz Kur'an'ın mesajlarını çağdışı gören yobaz bir anlayışın saldırılarına karşı Müslümanlar olarak ne kadar da rehavet içindeyiz.

Evet;

Toplumun sevgi merhamet uhuvvet (kardeşlik) ayarlarını da aşırı israf, reklamlarla lüks hayat teşviki ve dünyevileşme zehirleriyle bozdular!

Devletin ana temeli ve direği olan aileyi yıkan boşanmalar çok normal basit olaylardan oldu! Particilik, Irkçılık, Mezhepçilik, zehirleriyle Ümmet ruhundan uzaklaşılarak uhuvvet ayarlarını bozdular!

Saçıp savurmalarla ve aşırı israflarla ve en büyük fuhuş olan Faiz zehirleriyle bütçelerimizin tasarruf ayarları bozuldu! Şükür, zikir ve hamd ayarları haramlarla bozulunca da maaşlarımızın ve kazandıklarımızın bereketi kalmadı!

Evet;

Toplumun hayâ, edep, saygı gibi ahlaki erdemlerinin ayarlarını da teşvik edilen çıplaklık, fuhuş, LGBT gibi cinsi sapıklık ve Batı Modaları vb. zehirlerle bozdular!

Şu düğünlerimizin çoğu Milli olmaktan çıktı. Gelinlikler yatak odası kıyafetine dönüştürüldü! Zalimlere ve despotçu yasakçılara karşı yıllarca Namaz ve Tesettür Özgürlüğü Mücadelesi verenler olarak evlatlarımıza "namaz kılın tesettüre bürünün''diye yalvarır hale geldik!

Netice;

"(Ey Habibim) De ki: "Eğer ana ve babalarınızı, çocuklarınızı, kardeşlerinizi ve arkadaşlarınızı, eşlerinizi, kavmi kabilenizi-hısım akrabanızı, kazanıp yığdığınız mallarınızı, bozulmasından ve azalmasından korktuğunuz ticaretinizi ve tezgâhınızı (memuriyetinizi ve meslek sahanızı), pek hoşlandığınız evlerinizi (ve konaklarınızı)... Şayet (bu saydıklarımızı) siz Allah'tan ve Resulünden ve O'nun yolunda Hak ve adaletin hakimiyeti için cihad etmekten daha fazla seviyorsanız (bütün bunları kaybetmeyeyim korkusuyla cihadı ve Hakk davayı terk ediyorsanız veya nemelazımcılık ve duyarsızlıkla milli savunmaya katkı sunmuyorsanız;) o halde Allah'ın (zillet ve esaret, rezalet ve afet vb..) emri gelinceye kadar bekleyip gözleyin bakalım... Çünkü Allah (sevgi ve benzeri ayarları bozarak Hakk Yoldan çıkan)fasıklar topluluğunu (pişman olup tövbe edinceye kadar) asla hidayete (ve selamete) ulaştırmayacaktır." (Tövbe S.24)