Geleceği düşünenler var

Önce daha evvel ifade ettiğimiz hassasiyetin bir kere daha altını çizelim: Devletler ve kurumlar geleceği hesaplamak ve öngörmek mecburiyetindedirler Ama bizde öteden beri 'pay hatları', 'fay hatları'ndan daha fazla önemli bulunduğu için hesaplar hep 'pay hatları'na göre yapılmıştır Ülkesinin ve nesillerin geleceğini hesaplamak mecburiyetinde olanlar, ülkesinin ekonomik can damarının, Çorlu'dan Sakarya'ya uzanan bölgede yoğunlaşmasına göz yumarlar mıydı Geleceği düşünen hangi akıl, bir bıçak sırtı gibi duran fay hatlarının üzerine sanayisinin ve ticaretinin can damarını yerleştirebilirdi Marmara'da gerçekleşebilecek çok yıkıcı bir deprem sadece can kayıplarına yol açmakla kalmayacak, ekonomik anlamda ağır tahribata yol açacak Allah korusun, doğabilecek sonuç, güvenliğimizden bağımsızlığımıza kadar birçok alanda tehdit unsuru taşıyabilecek Bu hesapsızlık, yüzyılın ihmalidir ve telafisi yolunda çok ağır gidilmektedir Çünkü hâlâ 'pay hatları', 'fay hatları'dan daha önceliklidir!.. Ve ne yazık ki yaşanmakta olan anın kârını değerlendirmek, geleceği hesaplamaktan daha hayatîdir!.. Tek tehlike deprem değil tabii 'Küresel iklim değişikliği' tehdidi ayaklarını yere vura vura geliyor Sanayi devrimi öncesine göre dünyada ortalama 1 derece artan sıcaklığın, 2050 yılında ortalama 1,5-2 derece daha artması bekleniyor Dünya, karbon gazı salımının azaltılmasıyla bu tehlikenin biraz daha azaltılabileceğini tartışırken, Türkiye'de hâlâ yeterince hassasiyet oluşmuş değil Oysa dünyadaki yağmur rejimi değişecek, kuraklıklar ve seller artacak, büyük göçler görülecek, deniz seviyesinde yükselmeler gerçekleşecek, sıcaklık artışından tarım etkilenecek ve en önemlisi su kaynaklarında ciddi farklılıklar olacak Dünya tartışıyor ama biz ise sanki dünyada değil, bir başka gezegende yaşıyor gibi davranıyoruz Bu konuda araştırma yapan Zürih Üniversitesi, tehlikeye daha fazla dikkat çekebilmek için 'şehir benzetmeleri' yapmayı denedi Buna göre 2050'de, küresel iklim değişikliği sonucu olarak, İstanbul Roma'ya benzerken, İzmir şimdiki Adana'ya, Ankara şimdiki Taşkent düzeyinde olacak Moskova Sofya sıcaklığına kavuşurken, Londra Barcelona'ya, Adana Lefkoşe'ye dönüşecek Bir tehlikeyi yok saydığınızda o tehlike yok olmuyor Sizi yakalamazsa çocuklarınızı, sonraki nesilleri yakalıyor Küresel iklim değişikliği de bağıra bağıra geliyor Bu tehdide karşı "Hangi kurum, hangi ciddiyetle üzerine düşeni yapıyor" diye merak etmek lükse giriyor galiba!.. Küresel iklim değişikliğinin muhtemel etkileri konusunda çarpıcı bir örnek verelim: Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, yaşadığı bölgedeki iklim değişiklikleri dolayısıyla başka ülkelere göç etmek mecburiyetinde