Şehitlerimiz

"Duyan var mı, çok şehidimiz varmış Ayrıntıya ulaşan var mı" gibi sorular mesajlaşmalarda sorulmaya başlayınca hep içimiz kararır Bu sefer karanlık üzerine karanlık çöktü üstümüze. Önce Tuzla Piyade Okulu'nda yaşananlara yakışıklı-süslü başlıklar, adlandırmalar bulunmuştu: "Teğmen cuntası"

Aklımıza ilk gelen tepki, "Ne yapıyorsunuz siz, bu insanlar yarın cephede 'silah arkadaşı' olacak" düşüncesi geldi. Subay-astsubaylar, kamu görevlisi olmanın da dışında değerlendirilmeli. Onların biricik ve tek aidiyetleri olabilir: Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu. Akıllarına kurt düşenler çok oldu, beynine çip takılanlar çok oldu. Kendi halkını, halkının silahlarıyla bombaladılar. Öncesindeki tüm uyarılara karşın bu iktidar önlem almadı

İslamiyetin kaynağı belli. Kutsal kitap ve peygamberin sözleri. Bunları bile bir "vekil-şıh" aracılığıyla anlamaya çalışanların subay olma hakkı olabilir mi Vekile bağlılık hangi noktalara gider Bu soruların yanıtlarını yaşadık, toplum olarak biliyoruz

"Teğmen cuntası" sözcükleri masa başında üretilmediyse, insan aklına yine bir dolu soru gelip takılıyor. Bu oluşumu kim, nasıl atladı da haberdar olunamadı, iktidarın elini tutan mı vardı Soru çok, yanıtlayacak kimse yok.

Ortadoğu'daki değişimler son yıllarda, özellikle de hain darbe girişiminin ardından Türkiye açısından yaşamsal boyuta geldi. Türkiye, Suriye'nin kuzeyi ve Irak'ın kuzeyine farklı bir yaklaşımla bakmaya başladı. Önceleri Türkiye'nin operasyonu "tango" dansına benzetilirdi. TSK operasyon yapar, ayağını bastığı yerden örgüt kaçar, TSK geri çekilir, ayağını kaldırır, örgüt tekrar geri dönerdi. Bu sarmaldan çıkıldı. Irak'ın kuzeyine "geçici üs bölgeleri" oluşturma yaklaşımı kısa süre sonra çatışmaları Türkiye dışına taşıdı.

Suriye için de aynı durum geçerli. Eğer Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde belli bölgeleri kontrol altına almasaydı, dışarıdan kuşatma ve saldırı olması kaçınılmazdı. Haklı olarak önlem alındı. Bu durum şehit haberlerinin yurtdışından gelmesine neden oluyor.

Şehit haberlerine karşı Cumhuriyet'in bir ilkesi vardır. Şehit isimlerini, olayların ayrıntılarını çoğu kez önceden öğrenme olanağımız olur. Ancak resmi makamlara doğrulatmadan ve resmi açıklama olmadan haber yapmayız. İnsanlar, yakınlarının ve çocuklarının şehit olduğunu muhataplarından haber almalı.