'CHP'siz Türkiye' büyük risk

Dünya altüst oluyor. Ukrayna'da başlayan savaş domino taşı etkisiyle Türkiye'nin komşu olduğu bölgelere sıçrıyor. Önce Kafkaslar'a yansıdı. Azerbaycan toprak bütünlüğünü ve egemenliğini sağladı. Bu bölgede Türkiye ve kardeş Azerbaycan'ın beklediği "tatmin düzeyi" belli ölçüde karşılandı. Kritik nokta, ülkelerimizin tatmin noktalarının Batılı devletlerinkiyle örtüşmesiydi. Kafkaslar'daki diğer boyut ise Ermeni halkıydı. Mağduriyetleri abartmakla ünlü doğu komşumuzun durumu başka bölgelerle kıyaslanabilir. Örneğin Karabağ'dan kendi istekleriyle göç eden Ermeniler... Mağduriyet düzeyleri, planlı bir şekilde olabildiğince alt düzeylerde tutuldu.

Kafkaslar'daki gelişmelerin izi kamuoyu hafızasında tazeliğini korurken Balkanlar'da, Kosova'da şiddet hortladı. Kosova'nın kuzeyindeki Sırp milislerin polise saldırmasıyla bölge anında gerildi. Bölgede bulunan barış gücü İngiltere tarafından 600 askerle takviye edildi. Sırpların saldırısının arkası gelmedi, Kosova görece sükûnete büründü.

Bu iki bölgede yaşananlara odaklanmışken Hamas Gazze'den İsrail'e saldırdı. Filistin'de yaşananlar insanlık tarihinin ana sorunları. Dinler arasında geçmişte yaşanan bütün sorunların kökeni bu bölge. Bölgedeki gelişmeler ne Kafkaslar ne de Balkanlar'a benziyor. Birincisi tarafların tatmin düzeyi "öldürme-yıkma, yok etme-yerlerinden kovma" noktalarına odaklanmış durumda. Hamas İsrail devletini, İsrail de Hamas'ı yok etmek istediğini dünyaya ilan ediyor. Keskinleşmiş dinsel ve ırksal bakış açıları bütün değerleri yerle bir ediyor. Savaş, çatışma hukuku kalmıyor; siviller öldürülüyor, hastaneler bombalanıyor.

Diplomatik kapasiteleri yüksek olan başta ABD ve Batılı yönetimler soruna tarafsız yaklaşmıyor. Blok olarak uzun süredir İsrail'in yanında yer alıyorlar. Bu durumda bölgede yaşayan sivillerin mağduriyet düzeyi sınır tanımıyor. Alanı 363 kilometrekare olan Gazze günlerdir bombalanıyor. Su yok, elektrik yok, gıda yok. Yok etmeye odaklanmış İsrail yönetiminde de bir sınır yok.

Türkiye başta taraflara "itidal" çağrısı yaptı. İsrail şiddeti sınır tanımayınca Erdoğan sertleşti. AKP'nin Hamas ile "ideolojik akrabalığı" var. İktidardaki sertleşme, toplum katmanlarına yansımaya başladı. Camilerdeki hutbelerde İsrail ve ABD karşıtı yakarışlara tanık olduk. Umarız iktidar, Mavi Marmara olayında olduğu gibi, daha sonra bu yakarışların oluşturacağı "yan etkileri" yönetmekte zorlanmaz. Türkiye'nin uzun süre yürüttüğü, "İki tarafa da aynı mesafede olmak, Hamas'ın değil Filistin halkının yanında yer almak" politikası bugün için de geçerli olmalı. Çünkü Türkiye'nin de Türk halkının da çıkarları var. Ülkeyi yönetenlerin önceliği de bu olmak zorunda.