Kedileri ne kadar yalnız bırakabiliriz

Kedilerin ihtiyaçlarını kendi başına gidermesi, bazen onları yalnız bırakmakta bize özgürlük tanıyor. Evden iki gün uzaklaşacaksak mamasını suyunu hazır edip, kapıyı çekip çıkabiliyoruz.Peki bu durum her kedi için böyle miUzmanlar diyor ki, teoride mümkün ama pratikte bazı değişkenler var.Her şeyin başında kedilerin de köpekler gibi ayrılık kaygısı yaşadıklarını unutmamak gerekiyor. Bir iş günü boyunca kedinizi evde bir başına bırakmada herhangi bir sorun yok. 24 saatte bir gözüne görünseniz, sevgi gösterseniz yeterliymiş.Animalpath.org'daki araştırmaya göre, yetişkin kedileri 24-48 saat kadar süre yalnız bırakabilirsiniz, bu süreyi aşarsanız da ona göz kulak olacak birini bulmanız gerekiyor.48 SAATİ AŞMAYINYavru kedilerde durum biraz karmaşık. 4 aylıktan küçük bir kediniz varsa 2-4 saat arası yalnız bırakabilirsiniz (zaten öyle bir sevgi yumağının yanından kim ayrılabilir ki). 4-5 aylık kedileri 5 saate kadar, 6 aylıktan itibaren de mesainiz süresince evde tek bırakabilirsiniz.Evden giderseniz, ona bu süre zarfında yetecek su, mama ve temiz bir kum bırakmanız şart. Bunlar haricinde de çöpünüzü açık bırakmamanızı, kedilerin meraklı halleriyle ev kazalarına çok yatkın olduklarından, olası tehlikeleri önleyecek tedbirler almanız gerektiğini hatırlatayım.48 saati aşan ayrılıkların, kedinizin size olan tavrını değiştirebileceğini de aklınızdan çıkarmayın. Pandemi süresince evdeyken bizi hayata bağlayan dostlarımızı gelecek yıl yalnız bırakacak olursanız dikkate almanızı öneririm.YÜZYILLARDIR SÜREN EZİYET:YOK MU BAŞKA YOLUÜlkemizdeçoğu problemin çözümü, "Gözüme görünmesin yeter" anlayışına çıkıyor. 1 Şubat 1936 tarihli Son Posta gazetesinden Ragıp Şevki imzalı haberde, "330 yıl önce İstanbul köpeklerden nasıl temizlendi" başlığıyla, şehirde sokaklardan köpek toplanıp, Eminönü'den sandallarla Anadolu Yakası'na taşınarak "temizlik" yapıldığı anlatılıyor. Haberdeki son cümleye dikkat: "Köpek Osmanlı halkı arasında mübarek sayılmayan, fakat sadakati yüzünden sevilen bir hayvandı." Yine 1910'da İstanbul sokaklarından toplanan köpekler, Hayırsız Ada'ya bırakılmış, aç susuz geçen günlerinde feryatları anakaradan duyulmuş, hayvanseverler tarifsiz bir vicdan azabı yaşamıştı. Şimdi 21'inci yüzyılın tüm teknolojik nimetlerine sahip bir ülke olsak da sokaktan toplanan ve sonunun ölüm olacağını bildiğimiz şartlara itilen köpekleri görüyor ve kahroluyoruz. Umarım çağın gerekliliklerine uygun şekilde çözümler üretilir, hem köpekleri bir silaha dönüştürerek asıl suçu işleyen insanlıktan çıkmış kişilere gerekli cezalar uygulanır hem de eğer barınak tek çözüm yolu olacaksa, şartları yaşam hakkına uygun olan barınaklar inşa edilir.YENİ YILA İYİ BİR BAŞLANGIÇBu köşe devam ettiği sürece her yılın başında bu çağrıyı yapacağım. Hayatınızı tahmin edemeyeceğiniz güzelliklerle, karşılıksız sevgiyle doldurup, bambaşka bir dünyanın kapısını aralamanız mümkün. Sokaklarda