Devleti ele geçirmek lazım!..

T

ürkiye bir cemaatler cenneti. Cemaat derken hemen aklınıza dini yapılar gelmesin. Dini, etnik ve ladini birçok cemaat var ülkemizde. Daha ileri giderek söylersek siyasi partiler bile bu ülkede bir cemaat misyonu yüklenir çoğu kez.

Hemen her birimizin mensup olduğu bir takım cemaatler var ve bunların bir kısmına da çoğu kez mensup olduğumuzun farkında bile olmadan yaşar gideriz.

Bireyin gelişmediği yok sayıldığı bir sosyolojide aslında bu çok normal bir durum. Türkiye bu kabuğu kırma yolunda ilerliyor gibi görünse de sürekli yeni cemaatler türeterek yine birey olamıyor ve korkarım olamayacak da.

Z ve Y kuşaklarının bizim gibi 40 yaş üstü kuşakların anladığı manada belki bir cemaatleri olmayacak ancak yerini postmodern aidiyetler aldığı ve alacağı için yine birey olabilme gerçeği ıskalanacak.

Çünkü, bu topraklarda cemaatsizlik demek aç kalmak, yok sayılmak, görmezden gelinmek demek, yaşamak için en kötüsünden bir cemaatin şemsiyesinin gölgesine sığınmak zorundasınızdır.

Birey olamamak! Neden birey olunamıyor bu ülkede Çünkü birey olarak hayatta kalmak için gerekli donanımlara bu topraklarda çok az kimse sahip. Birey derken genelde biz konuyu bencillikle karıştırıyoruz. Bizim toplumumuz lafzın geniş manası ile fazlası ile bencil ve olgunluğa erişmemiş ergen bir toplum. Amiyane tabirle en garibanımız bile bencilliğin kitabını yazabilir ustalıkla.

Ergenlik çağındaki çocuklar gibi atarımız, giderimiz çok fazla, sakinliğimiz de sükûtumuz da çok yok. Kurallarla da başımız hoş değil. İşin ucunda kesin ceza yoksa hiçbir kural bizi bağlamıyor. Şeriatın kestiği parmak acımaz diyoruz ama gerisi yok. Nedense şeriat sadece bizden olmayanlara uygulandığında destekliyoruz.

Mesela bu topraklarda mülakatın ne olduğunu bilmeyen tek bir Allahın kulu yok ama bizimkiler işin başında ise mülakata bir itirazımız olmuyor.

Geçenlerde tv'de bir programda bir sunucu hanımefendi ergen yeni yetmeler gibi "19 net yapan da bir zahmet atanamasın" diye hey heylenip mülakat isteyen bakanımızı destekliyordu. Mülakatın ana amacının zaten 19 net yapanı 50 net yapanın önüne geçirmek olduğunu bilmez gibi!...

Yine de halkımızın zaman zaman hepimizi şaşırtmak gibi bir kabiliyeti var. Halkımız genelde olmadık zamanlarda, kritik ve paçamızın iyice sıkıştığı kimsenin beklemediği anlarda beklenmedik şekilde feraset ortaya koyabiliyor ama her nasılsa bu feraset soluğumuz genişe çıktı mı sırra kadem basıyor.

Kurtuluş Savaşını düşünün, yerle yeksan olmuş bir imparatorluğun yıkıntıları arasından öyle ya da böyle Müslüman Coğrafyasında eli yüzü nispeten düzgün tek devleti ayağa kaldırmayı becerebilmişiz.

Halkımız defalarca kendisini bu ülkenin sahibi sananlara önüne sandık konduğu günden beri ara ara sandıkta ders vermiş ve vermeye de devam ediyor ama dedim ya bu feraseti bir türlü genele yayamıyoruz.