Eğitimde ya da sokakta şiddet biter mi

Bir süredir ülkemizde hemen her alanda şiddetin yaygınlaştığını ve sıradanlaştığını üzülerek görmekteyiz. Şiddet o denli sıradanlaşmış durumda ki Türkiye'nin bir yerinde olaysız gün geçmesin. Geçen haftalarda bir öğretmenin bir öğrenci tarafından silahla öldürülmesi sonrası hemen tüm sendikalar bir araya gelerek bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Eğitimin asli yetkilisi MEB ise her zamanki gibi halkı ve öğretmenleri sükûnete davet ederek atması gereken adımları yine bir başka bahara erteledi.

Kağıt üstünde verdiğimiz eğitimle dünyaya hava atacağız diye dayattığımız 12 yıl zorunlu eğitim garabetinin bizi getirdiği noktayı nedense bir türlü kavrayamıyoruz. İşimize gelince Batıcı, işimize gelmeyince Batı karşıtı oluveriyoruz.

Utanmasak üniversite eğitimini, yüksek lisans ve doktorayı dahi zorunlu hale getireceğiz.

Baksanıza öğretmen olmaları için doldurduğumuz fakültelerden mezun ettiğimiz gençlere dün mülakat zulmünü layık görürken o yetmemiş gibi şimdi de "sizi biz bir süre daha eğitelim bakalım öğretmenliğe layık mısınız, değil misiniz" diye yeni bir süreç getirme hazırlığındayız.

Özgür Eğtim-Sen'in sorduğu soruyu biz de soralım: "Okuldaki başarısızlığın öğretmen yetersizliğinden kaynaklandığına ilişkin MEB veya akademide yapılmış dört başı mamur bir tane araştırma gösterilebilir mi Sistemdeki başarısızlığın faturasını öğretmene çıkarmak; gerçekliği çarpıtmak değil midir"

Bu gençler yıllarını harcarken öğretmenliğe uygun olup olmadıklarını tespit edemeyen fakülteleri kapatalım gitsin bence

İyi giden şeyleri bozmakta üstümüze yok.

533 şeklinde 100 yıllık başarılı deneyimimizi bir kalemde çöp ettik. 8 yıllık mecburi eğitimle -İmam Hatip düşmanlığı ile- Meslek Liselerinin dibine dinamit koyarken rövanşında da Anadolu Liselerinin kalitesini yerle bir ettik. Kökü 1955 Maarif Kolejlerine dayanan bu okullar 1993 yılına gelindiğinde ülke genelindeki sayısı 193'tü. 2011 sonrası ise binlerce okul bir gecede Anadolu Lisesine çevrildi ve doğal olarak eski halinden eser kalmadı. Yapılan yanlıştan dönme adına bir sürü proje okulu açıldı ama nafile. Güya sınavla girilen bazı proje okullarına bugün sınavda 90'lık dilime ancak girebilen öğrenciler gidiyor. Varın gerisini siz düşünün.

444 derken belki de en iyi becerdiğimiz ilkokul eğitimini bile sabote ettik. 5. Sınıfları sınıf öğretmenlerinden alarak çocukları en kritik eşikte bocalama ile baş başa bıraktık.

Sınıfta kalmayı 1999 ve sonrası çıkan yönetmeliklerle imkansız hale getirerek güya EŞİTLİK adına mevcut eğitimle alakası olmayan-olamayacak yüzbinlerce çocuğu zorunlu olarak 7 sene daha dört duvar arasına hapsettik.

Hiçbir şey öğretemiyoruz ama hala "integral olmadan matematik olmaz!" diye bağırıyoruz.

Öğrenme isteği ve arzusu taşımayan yüzbinlerce öğrencinin bir arada tutulmasının sonucu okullarda şiddet aldı başını gitti. Bugün eğitimcilerin elinde kendilerini koruyacak hiçbir araç yok.

Mesela 90'lı yılların sonlarına kadar bu ülkede bugünküne benzer problem çıkaran öğrenciler anında örgün eğitim dışına çıkarılırken bugün öğrenci ne yaparsa yapsın uyarı, kınama bilemediniz 1-2 gün uzaklaştırma cezası ile paçayı kurtarabiliyor.

Öğretmenin sürekli itibarsızlaştırıldığı ortamda öğretmenler de haklı olarak pek çok şeyi görmezden geliyor çünkü öğrenci ile karşı karşıya geldiklerinde haklı-haksız öğrenci değil öğretmen suçlu bulunuyor.