Ulü'l-emre itaat ve cihadın en büyüğü - 2

Bediüzzaman "Eğer padişah, Allah ve Resulüne itaat ederse biz de ona ederiz. Yoksa Allah ve Resul'üne itaat etmeyen halife de olsa hayduttur" demek suretiyle bunu umuma ilân etmiştir.

Doğrusu da, budur. Sonra bu meselede Bediüzzaman tek olmayıp aynı durum İmam-ı Âzam için de söz konusudur. O da, halifenin teklifini reddetmiştir. Siz o zaman kendi mezhep imamınızı da tenkit etmiş oluyorsunuz" dedim. Demek Üstadı anlamak için, onu emsaliyle kıyas etmek gerekir. İmam-ı Âzam'ı İmam-ı Âzam yapan hadise de, zaten budur ve ilmin izzetini muhafaza etmiş, tabasbus etmemişdir. Yoksa kabul eden kadının başına neler geldiğini de biliyorum, fakat, bâtılı tasvir saf zihinleri idlâl eder diye anlatmıyorum. ünkü, taviz tavizi doğurur Ve doğurmuştur. Maalesef bugünkü uygulamalar tam aksidir. Bunun dikâlâsını da "Kur'ân Müslümanı" geçinen ulemaissu, bir şöhret-i kazibe uğruna tabasbus, riyakârlığın ve korkaklığın dikâlâsını yaparak, Allah'a (cc) isyana rağmen zalimlere zangoçluk etmektedirler. Hatta ayet-i kerîmede açıkça "Allah'ın düşmanına düşman olunuz" (Enfal 60) buyrulduğu hâlde onlar, Allah'ın (cc) en azılı düşmanlarına bile dalkavukluk yapmaktadırlar.

Yani öyle körü körüne ulü'l-emre itaat olsa, değil sadece A. Hamid'e sonraları gelen Süfyan ve Deccale de, itaat edilmesi gerekirdi ve işte ulemaissuun yaptığı sahtekârlık da, budur. Hatta Üstad Bediüzzaman bu meselede "İngilizlere itaat caizdir" diye fetva veren Şeyhü'l-İslâm Dürrizadenin de, fetvasını ret edip, "baskı altındaki fetva makamının fetvası mualleldir onunla amel edilmez, o hâlde Kuva-yı Milliyeyi amil ve millî iradeyi hâkim kılmak şarttır" diye kendisi bilakis İngilizlere karşı cihad fetvası vermiş ve muvaffak da olmuştur. Görüldüğü gibi yanlış emir, değil günah'a dinsizliğe kadar götürür ve şimdi gelde öyle saçma fetvalar veren hocaları haklı ve Bediüzzaman gibi vehbî ilme mazhar olanı haksız gör!