Kıyametin dehşeti

Kıyamet: Dünyanın ölümüdür. Yani insan gibi o da, miadı dolunca bir gün ölecektir.

Fakat, nasıl insanların ölümleri; asi ve abitlerin ölümü olarak farklı olursa, aynen öyle de, adaleti ilahi gereği dünyanın ölümü de, kıyametin kopuş hengamesin de, iki şekil veya kısımda gerçekleşecektir. Şöyleki: önce insani ve fazilet timsali insanların ölümlerini ifade edeli.

1. Sülehanın (yani Salih kimselerin) vefatları; çok kolay can vermeleri şeklinde olacaklardır ki; Yağdan kıl çeker gibi kolay olarak tasvir ve tabir edilmektedir. "O gün "bazı" yüzler aydınlıktır." (Abese a.38) Ve bunun bir çok müşahedeleri vardır. Mesela: İmamı Azam gibi.

2. Süfehanın (zalim, ayyaş serserilerin) ölümü ki; İbrahim (as)ın müşahedesiyle; paslanmış bir dikenli teli bir yün yapağının içinden çekmek gibi tabir edilmiştir ki, bunların da, çok ibretlik şahıs ve sahneleri vardır. Özellikle zalim meşhurların ölümlerini biraz araştırınız, bu benzerlik ibreti göreceksiniz, yani onlarda tarihdeki din düşmanı olan yandaşları gibi can vermişlerdir. Mesela: Nemrut'un beynine giren topal sinekle belki haftalarca aylarca azap çekip sonunda kendi adamının beynini dağıtması, (Bakara, 258)

Fravunun kızıl denizde ordusuyla boğulma hengamesinde "Ben de Musa'nın inandığına inandım beni kurtar Allah'ım" dediği halde imtihanı bittiği için feryadı fiğanlarının fayda vermemesi (Yunus, 90-93) kabilinden günümüzde de, malum sebepler dolayısıyla numune olarak İsrail eski başbakanı Ariel Şaran'u ifade edeceğim onun sebebi de, bugün de, o zihniyetin devam etmesiyle dünyanın başına nasıl bela olduklarını anlatabilmek içindir.

Peki kıyametin herkesin başına kopacağı için, bu fark kıyamet' in kopuşunda nasıl ayırt edilecek denilirse, onun da, cevabı; Allah'ın (CC) ismini zikredenleri hafif bir rüzgar ve nezle girip olarak önceden ve yukardaki gibi çok kolay vefat ettirmesidir. Fakat o zikre ve zikir hanelere düşman olan canilere gelince, onların canları özellikle alınmayıp başlarına metaor taşları yağarak, dağlar uçüşarak ve denizler tutuşarak nasıl felaketlere mağruz kalacağını bazı ayet mealleriyle vermeye çalışalım:

"Yıldızlar silindiği zaman" (Mürselat a.8) "Gök yarıldığı zaman" (Mürselat a.9) "Kulakları sağır eden (surun) çığlığı geldiği zaman (Abese a.33) "Çehrelerini duman isi gibi bir karartı bürümüştür".(Abese a.41), "İşte bunlar kafir ve facir olanların ta kendileridir".(Abese a.42) gibi...

Aynı zamanda, o felaketi bütün mülhidlerin yaşayacağını ve bunun Allah (cc) için haşa bir mesele olmayıp kıyameti; geçmişteki mülhitlere de, vadi gereği göstermek ve adaleti gereği yaşatmak icabı olarak, onlara nasıl yaşatacağını da, hem bir Ayet'i Kerime ve hem de Bediüzzaman'ın izahı ile verelim. Ayet meali: "Vaadolunduğunuz kıyamet gerçekleşecektir" (Mürselat a.7)