100 yaşını geçenlerden uzun ömür dersi
İnsanlık hep uzun yaşamanın peşinde... Peki ama nasıl Blue Zone Projesi kapsamında dünyada 100 yaşını geçen topluluklar mercek altına alındı. Öne çıkan en temel iki unsur stresin yaşanmadığı, suyun eksik olmadığı bir hayat sürmeleri... Pakistan'da Hunza Bölgesi, Kafkasya'daki Abhazya Cumhuriyeti ve Ekvador'daki Vilcabamba kasabasında da 90, 100 ve üzerinde yaşayan insanlar, glütensiz beslenme nedir bilmiyorlar ama süt ürünlerini mutlaka tüketiyorlar. Vitamin ve mineral takviyesi kullanmıyorlar. Peki ama nasıl besleniyorlar İşte sağlıklı yaşlanmanın sırrı
Uzun yaşam için ilk faktörün sosyalleşme ve az stres olması gerekliliği üzerinde duruluyor. Aktif bir yaşam ve iyi uyku sağlıklı ve uzun yaşam için elzem. Genel olarak Blue Zone Projesi olarak adlandırılan dünyanın beş farklı coğrafyasında 100'lü yaşları geçkin ancak hastalıksız yaşayan kişilere baktığımızda ortak özellik olarak sevgi dolu anlar, mutlu aile birliktelikleri, sosyal olarak hayatta var olduklarını belirten hiyerarşinin olması ve stresten uzak bir hayat sürüyor olmaları göze çarpıyor. Okinawa, Nikoya, Sardunya ve İkeria adası, Loma Linda bölgesi olarak bilinen bu beş ayrı coğrafi bölgede az yiyecek tüketme ve doğal besinden zengin beslenme de göze çarpan diğer önemli kriterler. Dünyada sadece bu bölgede yaşayanlar uzun yaşamıyorlar. Ayrıca Pakistan'da Hunza Bölgesi, Kafkasya'daki Abhazya Cumhuriyeti ve Ekvador'daki Vilcabamba kasabasında 90, 100 ve üzerinde yaşayan, kanserden kalp rahatsızlıklarına kadar kronik hastalıklara çok nadir yakalanan bu özel toplulukların beslenmesinde de önemli detaylar ön plana çıkıyor. Glütensiz beslenme nedir bilmiyorlar. Süt ürünlerini mutlaka tüketiyorlar. Vitamin ve mineral takviyesi kullanmıyorlar ve her şeyden önemlisi otoimmün hastalıklarla da tanışmamışlar. Fiziksel ve mental olarak sağlıklı olan yaşları 100 ve üzerindeki insanların diyetleri nasıl gelin hep birlikte göz atalım.
HUNZA DİYETİ
İŞLENMEMİŞ GIDA, BOL SU
Uzun yaşayan ve hastalık görmeyen Hunzalıların yediği içtiği her şeye Hunza Diyeti denilmektedir. Pakistan'ın kuzeyinde bir vadide yaşayan Hunza topluluğunun beslenmesinde göze çarpan ilk detayın çiğ sebzeleri bolca yedikleri ve doğal işlenmemiş dağ suyunu bolca içmeleri diyebiliriz. Bolca ekmek yiyen bu toplulukta rafine undan değil tam tahıllardan yapılan mayalı ekmekler sofralarının baş tacı. Buğday, arpa, karabuğday, mısır, darı, yonca tohumu ve çavdar unu ile yapılan ekmekler gündelik yaşamın en değerli yiyecekleri olarak karşımıza çıkıyor.
Hunzalılar patates, domates, salatalık, havuç, soğan çeşitleri, bol sarımsak, baklagiller beslenmelerinin büyük bir kısmını oluşturmakta. Sebze ve meyveleri yetiştirirken doğanın kaynağı dağ suyu ile yetiştiriyorlar. Kırmızı eti yiyorlar ama az miktarda ve balık genelde düzenli beslenmelerinde daha az yer alıyor. Yoğurt ise beslenmelerinde olmazsa olmaz. Taze meyveleri bolca yiyen uzun yaşayan Hunzalıların; dut, kayısı, elma, şeftali, kavun, kiraz ve üzüm daha çok tercihleri. Bu meyveleri sıklıkla topraklarında yetiştiriyorlar. Taze meyveyi günün her zamanı yemeyi tercih ediyorlar. Doğal, basit ve stressiz yaşayan Hunzalılar inek, koyun, keçi ve yak sütü kullanıyorlar. Bu sütlerden yoğurt ve peynir yapıp sıkça öğünlerinde yiyorlar. Ve ghee yağı yemeklerinde kullandıkları hayvansal yağ. Ama az miktarda kullanıyorlar. Yani denge onlar için önemli.
Görüldüğü gibi işlenmiş besinler, paket yiyecekler, endüstriyel şekerler ve katkı, yağ dolu restoran zincirleri Hunza'da yok. Hunzalıların diğer bir özelliği kayısı, kayısı çekirdeği ve kayısı yağının uzun ve sağlıklı yaşamda onlar için mucizevi olduğuna inanıyorlar. Taze kayısı üreticiliğinde ustalar. Diram Fitti adını verdikleri filizlenmiş buğday unundan yapılmış ekmeklerine kayısı marmelatı ve tereyağı sürüp yiyorlar. Doğal tatlıları bu. Ve çaya bal katmak onlarda gelenek. Aynen uzun yaşayan Yunanistan'ın İkeria adasındakiler gibi. Özetle, uzun yaşayanların bu basit ve doğal yaşamında besinsel zenginliği, işlenmemiş doğal besinlerden zengin beslenmeleri, sosyal bir çevrede dayanışma içerisinde yaşamaları stresin olmamasını dolayısıyla hastalıkların da Hunzalılara uğramamasını sağlıyor.
ABHAZYA DİYETİ
SARIMSAKLI BOL YOĞURT VE BOL SEBZE
Abhazya Cumhuriyeti Kafkasya bölgesinde özerk bir bölgedir. Bu bölgede sağlıklı, hastalıklara yakalanmadan yaşayan çokça 100 yaşını geçkin yaşadığını söyleyebilirim. Bu toplumun temel beslenmesinde yumurta, tereyağı, lor dahil tüm peynir çeşitleri, süt, yoğurt, ekşi krema, bol çeşitli taze sebze, meyve, taze otlar ve baharatlar olduğunu belirtmeliyim. Dovgha adını verdikleri bezelye ve yoğurttan yapılan çorbalarına uzum yaşamı atfeden Abhazyalılar bezelye, baklagil ve tahılları çokça tüketiyorlar.
Abhazyalıların Hunzalılardan önemli bir farkı var beslenme düzenlerinde. Abhazya'da hamur işleri az ama etle harmanlanarak yapılıyor. Fakat ekmeği yaşam boyu fazla yemiyorlar. Hayvansal yağ kullanıyorlar ancak tedrici miktarda. Ispanak, bezelye, dereotu, taze nane, taze fesleğen, taze kişniş, tarhun otu, maydanoz en sık yediği sebzeler Abhazyalıların. Abhazyalılar "Hayvansal yağı az yiyoruz ama sebzeler bol olduğu için hayvansal yağ bize hastalık yapmıyor" diyorlar. Buna inanıyorlar.