Putin dünyada bir 'nükleer savaş'tan söz ederken; İran'da neler oluyor

Rusya Başkanı Putin'in, kısmî seferberlik ilân edip, 300 bin kişiyi askere almak kararı ve 'Rusya'ya aid toprakların korunması gerektirdiğinde elimizdeki her türlü silâhtan istifade edebiliriz.' diye 'nükleer savaş'ı bile göze aldığını hissettirmesini bazıları 'güç ve gövde gösterisi' sayarken; bazı çevrelerce de, durumun vahametini kavrayıp, 'zaafın gizlenemez boyutlara geldiği'ne dair zımnî bir itirafı olarak değerlendirmektedir.Rusya'nın 7 günde bitireceğini ve Ukrayna'yı dize getireceğini hayâl ettiği savaş 7 ay'ını geride bırakıyor ve açıktır ki Rusya tökezliyor. Çünkü, Amerika ve Batı dünyası, Ukrayna'ya asker vermediyse de, Rus silâh sistematiğinden daha üstün bir silah sistematiğine sahib olduğunu dünyaya da isbat etmek için, en modern ve etkin ve şimdilik, nükleer-dışı silâhlar verdi ve denilebilir ki, Rusya, bu silahların gücü karşısında, tükenmekte olduğunu gördüğü için, 'nükleer silah'ı devreye sokmak ihtiyacını duydu.Şimdi Putin sadece başkalarının desteğini suçluyor da, dünyada kendisine yakın olanları silâhlandırdıklarını nasıl, hesab edemedi; anlaşılır değil. (Kaldı ki, elinde Sovyet döneminden kalma 1000 adet nükleer başlıklı füzeleri korumakta Ukrayna'nın zorlanacağını düşünen Amerika, onları baskıyla, Rusya'ya verdirmiş ve Rusya da, Ukrayna sınırlarını tanıdığını taahhüd etmişti, 30 yıl öncelerde)Bugün, Rusya o sınırları da tanımıyor ve 'Nükleer silâh blöf değil' diyor. Ama Ukrayna'ya her türlü silâhın verileceği de blöf olmayabilir. Ama Putin bunu anlamak istemiyor bir türlü. Halbuki kendisine yardımcı olmaya çalışan, ikazlarda bulunan Başkan Erdoğan gibi bir muhatabı var.Askerî savaşları bitirmek, başlatmaktan daha çetindir. Çok kere, evdeki hesab çarşıya uymaz.Talât Paşa, Birinci Dünya Savaşı'na girildiğinde, toplumun hemen her kesiminin bu savaşı, 'kaybedilen vatan topraklarının geri alınacağının ümidi içinde desteklediğini; ve amma, iki sene geçtikten sonra, karamsarlığın dalga dalga bütün toplum kesimlerine yayılmaya başladığını' söyler, hâtırâtında.Bugün Rusya'da olan da budur. Nitekim, Putin'in 'kısmî seferberlik' ilân etmesinden sonra, Rusya halklarının savaşçı veya savaş karşıtı diye iki kutba ayrılmış bulunduğu anlaşılıyor. Hattâ, o kadar ki, Putin'in sözcülerinden Peskov'un oğlu Nikola bile, canlı yayınlanan bir sokak röportajında, 'savaş'a gitmeyeceğini' söyleyiverdi, dün!Putin ise, Sovyetler Birliği dağılırken, Ukrayna'da kalan Kırım karşısında, 'O zaman Rusya zayıf olduğu için yutkunmakla yetinmiştik.' dediği ve şartlarını oluşturunca, -Ukrayna iç-hukukuna göre kanunsuz olarak- yapılan bir referandumun sonucunu hemen kabul edip, 'Bize iltihak ettiler.' diye, Kırım'ı 'ilhak' ettiğini 8 yıl önceki 'oldu-bitti'ye göre düşünüyor ve şimdi, Ukrayna'yı kuzeyden güneye ikiye bölen Dinyeper nehrinin doğusunu Rusya kabul ediyor ve Donbass ve diğer bütün o bölgelerde, Rusya tarafdarlarını cesaretlendirerek Ukrayna iç-hukukuna göre geçersiz bir referandum daha yaptırarak, bir diğer 'oldu-bitti'yi gerçekleştirmek istiyor.Ama güçlü ülkeler, güçsüzlerin içişlerine bu şekilde karışırsa, hangi ülke koruyabilir, birliğiniİRAN'DA NELER OLUYOREvet. Dünya böylesine karışık bir durumda iken. İran yeniden yüksek gerilimli günlerden geçiyor.İran'ın Kürdistan eyaletinden Tahran'a gelmiş Mehsâ Eminî isimli bir kızın örtüsünde kural dışılık olduğu gerekçesiyle, kadınlardan oluşan bir devriye ekibinin, nasihat etmek üzere onu 'itiqadî tebliğlerinin yapıldığı bir irşad merkezi'ne götürmek üzere arabaya bindirirken, bir takım itiraz sadâları ve feryadlar duyuluyor, videoda.Ama sonra bu kız, resmî makamların iddiasına göre, o merkezde yere yığılı veriyor ve hemen hastahaneye kaldırılıyor. Ama 3 günlük bir tedavi sonuç vermeyip vefat ediyor. Şok veya sekte hali de yaşanmış olabilir, elbette. Ama İslamî hassasiyetle örtünenleri dışında büyük bir kesimin, sırf 'yasağa uymak' görüntüsü vererek meydanlara çıktığı biliniyor ve o irşad merkezlerine götürülenlerden böyle ölüm vak'aları pek yaşanmıyordu.Ama, sosyal gerilimin derinliği, bu vefat haberinden sonra ortaya çıkıverdi. 'İnkılâb Rehberi'ne de, Cumhûrî-i İslâmî rejimi'ne ve sadece molla ve ulemâ kesimine