Nişantaşı'nın yeni jönü: Yakışıklı, havalı bir İtalyan

Şehrin en 'şık şıkıdımşıkıdım casual' mekânlarından biri daha Galataport'a göçtü: Frankie. Peki, Nişantaşı'ndaki şehir manzaralı o ikonik teras ne oldu Abdi İpekçi Caddesi'ndeki The Stay Boulevard Nişantaşı otelinin en üst katına açılan Marcello'dayız.Lüks semtin yeni İtalyan yakışıklısı: Marcello. Adını, Fellini'nin kült filmi 'La Dolce Vita'daki Marcello Mastroianni'den alıyor. Hani şu gece hayatında gittikçe asileşen bıçkının hikâyesi... Mekânda Autoban'ın mimari ciddiyeti kendini hissettiriyor. Bordo mermerler, yüksek ahşap tavan... Kıvamında ama hafif erkeksi.Mekânın eski hali daha flörtözdü denilebilir; şimdiki hali daha sosyal. İkonik şehir manzaralı terastan yine açık alan olarak faydalanılmış. Ama ilginçtir; masa sayısı falan azaltılınca ortaya Frankie'den daha ferah, daha az gazinovari bir mekân çıkmış. Autoban'ın mimari ciddiyeti kendini hissettiriyor tabii. Bordo mermerler, yüksek ahşap tavan, ortam, ışık, dekor, dokular... Kıvamında ama hafif erkeksi.Şefleri de aynı tatta: Napolili Luigi Mariconda ve Genovalı Massimiliano Nardo için 'Biscolata tadında' denemez ama ikisi de karizmatik. Ortalıkta dolaşıyor, insanlarla tanışıp sohbet ediyorlar. Benim anladığım, asıl işi Luigi yapıyor. Çünkü Marcello'nun bölge restoranı olmak değil, İtalya genelinden en iyi lezzetleri bir araya getirmek gibi zor bir iddiası var. Bütün o günlük makarnalar, mantarlı risotto'lar, lazanyalar da Luigi'nin elinden çıkma. Zaten 'executive' (yönetici) şef de o. Ama focaccia ustası Massimiliano daha 'artist' sanki. Çünkü Marcello'nun en büyük iddiası İtalya'nın Recco bölgesine özgü bir focaccia olan tipo Recco. Marcello için İtalya'dan Türkiye'ye