Fatih Tutak'ın ilginç hikâyesi

Sevememiştim, arkadaş olamamıştım ama Asya'nın ta öbür ucunda tanıştığım bu adamın sebatkârlığına, fikirlerine ve hayattaki duruşuna hayran olmuştum.Haftanın kahramanı Fatih Tutak... Turk adlı restoranıyla iki Michelin yıldızı alan tek şef. Haldır haldır bu adamın kim olduğu, restoranının yeri falan araştırılıyor.Gelin, bildiğim kadarıyla ben anlatayım hikâyesini. 2018'in sonlarında Bangkok'ta tanıştık. O zaman Türkiye'de esamesi okunmuyordu henüz. Pek arkadaş olmak istemeyeceğim bir tipti. Sürekli sinirli ve tahammülsüz. Yapacak bir şey yok. Mükemmeliyetçilikle tahammülsüzlük arasında doğru orantı var galiba. O tanışmanın ardından "Yurtdışında Türk yemeği yemeye gidilir mi" başlıklı bir yazı yazmış, cevabı şöyle vermiştim: "Gidilir. Üstelik, eskiden olduğu gibi artık kıroluk falan değil, tam aksine çok havalı bir şey. Tabii yer bulabilirseniz."Fatih Tutak bütün Tayland'ın en popüler yerlerinden W Hotel'de çalışıyordu. Otelin içinde "The Dining Room at the House of Sathorn" adında bir restoranı vardı. Bangkok'ta star muamelesi görüyordu. Resmini projeksiyonla koca otelin duvarına yansıtmışlardı. Yansıtırlar tabii.Haberin Devamı Restoranın rezervasyonları haftalar öncesinden doluyordu. Az buz şey mi: The Dining Room'u "Asya'nın En İyi 50 Restoranı" arasına sokmuştu.Hiç İngilizce bilmeden atılmıştı bu maceraya. Senelerce çeşitli Asya memleketlerinin mutfaklarında sürünmüştü. Ama yıllarca sebat ettikten sonra, artık kendi mutfağının patronuydu ve Türkiye çıkışlı, modern dokunuşları olan tabaklar hazırlıyordu.Hiç unutmam, mesela kaz ciğerini kâğıt helva arasında sunuyordu. Adı da "Kadıköy-Beşiktaş Vapuru"ydu. Mantardan tarhana yapmıştı. Sonra Wagyu etinden "bayram kavurması"... Başka şefler gibi utanmıyordu Anadolu'dan, Türk lezzetlerinden ve isimlerinden. Onları alıp, değiştirip o güne kadar öğrendikleriyle başka bir boyuta taşıyordu.Nitekim birkaç ay sonra İstanbul'da açacağı restoranın adını da Turk koyacaktı. Sevememiştim, arkadaş olamamıştım ama Asya'nın ta öbür ucunda tanıştığım bu adamın sebatkârlık hikâyesine, fikirlerine ve hayattaki duruşuna hayran olmuştum. Ve demin bahsettiğim o yazıyı yazmıştım. Daha aradan 4 sene geçmedi, sonuç ortada. Tebrikler "uzaktan arkadaş"ım. Umarım seneye üçüncü yıldızını da alırsın. Bu arada dün Cüneyt Özdemir'e konuşan Fatih Tutak, 6 ay boyunca rezervasyonların dolu olduğu bilgisini verdi...Haberin DevamıRehberler 3'e çıkıyorŞundan 5 sene öncesine kadar Türkiye'de hiç gastronomi rehberi yok diye hayıflanıyorduk. Zengin bir mutfak ve yeme-içme kültürü olan, üstelik yıllık turist sayısı 50 milyona dayanan bir ülke için büyük eksiklikti.Önce, ilk edisyonu 2017'de çıkan İncili Gastronomi Rehberi girdi devreye. Hürriyet-Karaca iş birliğiyle çıkan rehberin bu yıl dördüncüsü raflarda.Şimdi dünyaca ünlü Michelin rehberimiz oldu. Çok geç kaldık, 38'inci ülkeyiz ama olsun. Bu fikrin oluşmasında, bugünlere gelmesinde, başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere, emeği olan herkesi tebrik etmek gerek. Türk restoranlarının