İnsanlarla iyi geçinmek için

Allahü teâlânın emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak icap ettiği gibi, insanların haklarını ödemek, onlarla iyi geçinmek de lazımdır. İnsanlarla iyi geçinmek, akıllılık alametidir. Akıllı insan herkesle iyi geçinir, kendine kimseyi düşman edinmez. İnsanlarla iyi geçinmek için, hiç kimseyi incitmemeli. Kendimizi beğenmekten ve başkasını aşağı görmekten sakınmalı, büyüklerimize saygılı, küçüklerimize şefkatli olmalı ve akranlarımıza değer vermeliyiz. Yaptığımız iyiliği, bize yapılan kötülüğü de unutmalı, kibirden sakınmalı, doğru sözü kabul etmeli, hatamızı söyleyene teşekkür etmeli, münakaşa etmemeliyiz. Kendimizi hep haklı görmemeli, hata ve kusuru hep başkasında aramamalıyız. Kendi kusurları ile uğraşan, başkasının kusurları ile uğraşamaya fırsat bulamaz, Hayatın fâni, asıl gayenin Allahü teâlâya kulluk ve onun rızasını kazanmak, kullarının duasını almak olduğunu bilen bir kimse, insanlarla her zaman iyi geçinir. Basit meseleleri büyütmez. Öfkesine hâkim olur. Böyle kimseden Allahü teâlâ da kulları da razıdır. Böyle bir kimse vefat ettiğinde herkes onu rahmetle, hayırla anar. Allahü teâlâ, hadis-i kudsîde şöyle buyuruyor: Kötülük edene iyilik eden, gelmeyene giden, uzak durana yaklaşan, yemek vermeyene yemek veren, en üstün olandır. Affedin, ayıp örtün, merhamet edin ki merhamete kavuşun! İnsanlara karşı iyi huylu olanı severim ve insanlara onu sevdiririm. Mârifetnâme İlim ve hikmet ehli bir zat buyuruyor ki: Kendine söylenince razı olmayacağın sözü başkalarına söyleme! Başkalarının seninle nasıl konuşmasını istiyorsan, sen de onlarla öyle konuş! Özür dileyenin özrünü kabul et! Seni üzeni affet, ona iyi davran! Verdiğin sözü tut, ettiğin