Her mümine önce lazım olan şey...

Ecdadımız her zaman toplanıp, ilmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle Müslüman kaldılar. İslamiyet'in zevkini aldılar. İslâmiyet, ilme çok önem vermektedir. İlmin ta kendisidir. Kur'ân-ı kerîm'in birçok yerinde, ilim emredilmekte, ilim adamları övülmektedir. Meselâ Zümer suresi dokuzuncu ayetinde mealen; "Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu Bilenler elbette kıymetlidir!" buyuruldu. Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem), ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri çoktur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: "İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz." "Şeytanın bir âlimden korkması, cahil olan bin âbidden korkmasından daha çoktur." "Ey Ali! Ya âlim ol, ya ilim talebesi ol, yâhut da dinleyici ol. Dördüncü olma, helâk olursun!" Büyük İslam âlimi İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebesi Bedreddin Serhendî rahmetullahi aleyhima şöyle anlatır: "Hocam İmâm-ı Rabbânî'den (Buhârî), (Mişkât), (Hidâye), (Şerh-i Mevâkıf) kitaplarını okudum. Gençleri ilim öğrenmeye teşvik ederdi. Önce ilim buyururdu. Bir defasında kitap oku! İlim öğren! Cahil kimse, şeytanın maskarası olur, 'Rütbet-ül ilmi a'ler rüteb' yani, rütbelerin en üstünü, ilim rütbesidir buyurdu. Her mümine önce lâzım, birinci farz olan şey, imanı, farzları, haramları öğrenmektir. Bunlar öğrenilmedikçe, iman elde tutulamaz. Hak borçları ve kul borçları ödenilemez. Niyet, ahlâk düzeltilemez ve temizlenemez. Düzgün niyet edilmedikçe, hiçbir farz kabul olmaz. Dinimizi imanımızı muhafaza edebilmek, itikadı bozuk kimselere aldanmamak için bu bilgileri öğrenmek lazımdır. Ecdadımız her zaman toplanıp, ilmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak böyle Müslüman kaldılar. İslamiyet'in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabildiler...