Niyetini bozma!

Son zamanlarda iyi niyetli olduğu için hayatta hep kaybettiğini söyleyenlerin sayısı acayip arttı. Nereye baksam, içinde niyet kelimesi geçen atarlı cümleler görüyorum. Bu nazik kelimeyi sosyal medyanın köşebaşlarında sustalı gibi çevirip, tespih gibi sallıyorlar. Üzgünüm, iyi niyetimin son kullanma tarihi geçmiş. Bundan sonra herkese ederi kadar muamele... Ne kadar iyi niyetliysen, o kadar kullanılıyorsun. Net! Şu hayatta başıma ne geldiyse, iyi niyetimden geldi! Bu aykırı cümleler bir tür terapi vazifesi görüyor aslında. Bilinçaltında kendini suçlayan insan, kendince ezber bozarak rahatlamaya çalışıyor. Ama bu anlık rahatlama seansları, uzun vadede ezberle birlikte kalbin istikametini de bozuyor. İstikamet bozulunca da yolculuğun bir anlamı kalmıyor işte. Simya etkisi Şimdi bir kişi düşünün... İşini gücünü bırakıp Afrika'daki insanlara yardım etmek için gönüllü oluyor. Altı ay boyunca çok zor şartlarda insanlara yardım etmek için çırpınıyor. Başka birisi de evinde oturmuş, maddi durumu iyi olmadığı için ihtiyaç sahiplerine yardım edemediğini düşünüp, üzülüyor. Eğer birinci kişinin niyeti sadece insanlara gösteriş yapmaksa, altı ayı boşa gider. İkinci kişi de birkaç saniyelik zaman aralığına sıkıştırdığı kederinde samimiyse, her türlü öne geçer. Yani niyeti bozuk bir eylemin altı ayı, halisane bir düşüncenin on saniyesine yetemez. Veya menfaat gözetmeden, Allah rızası için verilen bir lira, karşılık bekleyerek verilen bir milyon liranın bütün sıfırlarını silebilir. Bu duruma "niyetin simya etkisi" diyebiliriz. Çünkü iyi niyetin, değersiz gibi gözüken eylemleri kıymetlendirme etkisi var. Veya tam tersi Sadece düşünce gücüyle akışı tersine çevirebileceğiniz müthiş bir güç yani Kimisi seksen yıl yaşar. Müthiş bir kariyere sahip olur. Madalyalar odalara sığmaz. Ama niyet bozuksa o seksen yıl, düzgün bir hayat yaşayan insanın birkaç dakikası bile etmez. Öyleyse niyetlerin zamanı eğip bükme özelliği de var diyebiliriz. Einstein'ın görelilik teorisinde olduğu gibi Tablo ve çerçeve Zamanın değerini insan belirler ve her nefes alışımızda bu değer güncellenir. Piyasaları etkileyen şey de yaptığımız işten ziyade, o işi niçin yaptığımızla ilgili bir durumdur. Sonuçta yaşanan her an, ömür dediğimiz aralıkta zamansız bir iz bırakır. İnsanın hayat haritasını da bu izler şekillendirir. Geçen her saniyede, tuvale bir fırça darbesi vurulur. Sonunda ortaya çıkan tabloya da ömür denir. İşte niyetler, bu tablonun çerçevesidir. Birkaç kişiye kızıp tabloyu mahvetmenin, camı çerçeveyi dağıtmanın ne âlemi var! Biz doğru dürüst yaşayalım. Eninde sonunda elbette kazanırız. Ama kazanmaktan kastımız hiç hayal kırıklığı veya sıkıntı yaşamamaksa, zaten hükmen