Hayat bayram olsa!

Uzun yıllar önce bir bayram sabahıydı. Babamın elinden tutmuş camiden eve doğru yürüyordum.

Bayram sevinci beyaz bir güvercin gibi göğüs kafesimde kanat çırpıyor, içimdeki tarifsiz mutluluk geçen vaktin değerini binle çarpıyordu. Attığım her adımda, aldığım her nefeste, çocukluk albümüme güler yüzlü hatıralar birikiyordu.

Bayram sevinci, ekmeğin kokusunda, kahvenin köpüğünde, komşunun gülümsemesindeydi o sabah. Evin zili daha neşeli çalıyor, çay daha bir keyifli kaynıyordu. Arka bahçemizdeki incir ağacının yaprakları bile, teneffüs saadeti yaşayan bir okul bahçesi gibi neşeyle kıpırdanıyor gibiydi.

İşte o gün, bayram sevinci bulaşmış ilk madlen çikolatası ağzımda erirken aklıma bir soru düştü.

"Acaba Amerika'da bayram nasıl geçiyor"diye düşündüm. Çizgi romanlardan ve hikâye kitaplarından tanıdığım o uzak ülkenin bayram sabahını merak ettim.

Acaba oradaki çocuklar da böyle mutlu muydu"Bayramınız mübarek olsun" cümlesinin İngilizcesi neydi Dolarla bayram bahşişi verilir miydi

Bu soruları ilk fırsatta bir büyüğüme sordum. O da"Amerika'da bayram yok!"dedi.

Şaşırdım. Çocuk aklımla bayramın coğrafyayla olan ilişkisini anlayamadım. Amerika'daki çocukların benimle aynı güne uyanmış olmalarına rağmen, bayram sevincinden mahrum olmaları kafamda oturmadı.

Bayram nasıl bir şeydi ki dünyanın bir tarafını mutluluğa boğarken, diğer tarafında hayat diğer günlerden farksız akmaya devam ediyordu.

"Ben şu anda Amerika'da olsam bayram olmayacak mıydı yani"diye sordum sonra.

Konuştuğum kişi gülerek,"Haa, o başka"dedi."Sen gidersen bayram olur Amerika'da. Yani sen neredeysen bayram orada."

"Peki, bir Amerikalı bizim karşı eve taşınsa, ona bayram olmayacak mı"diye sordum bu sefer.

"Bayram Müslümanların bayramı"dedi o kişi."Amerikalı eğer Müslümansa, bayramdır."

Bu cevaplar bende iz bıraktı. İnsanın bayramı istediği yere götürebiliyor olması veya bayramın insanla birlikte hareket ediyor olması kafamı karıştırmıştı. Muhtemelen somuttan soyuta geçiş evresinde olduğum için bayram sevincini maddi bir çerçeveye oturtmaya çalışıyor ama beceremiyordum.

O gün bütün dünyada bayramdı ama sadece bayram olduğuna inananlar sevinebiliyordu. O zaman mutluluğun inançla, inancın zihinle, zihnin kalple bir ilişkisi olmalıydı. Bugünlerde sıkça kullanılan"Mutluluk içimizde"sloganının kaynağı da bu düşünceydi muhtemelen.