Kırmızı bisiklet

Çocukken en büyük hayalim bir bisikletim olmasıydı. Ama Fatih'te daracık bir sokakta yaşıyorduk ve bisiklet sürmeye müsait bir yer değildi. O yüzden çocukluk dönemimde bisiklet hayallerimin suyla teması hiç kesilmedi.

Komşumuzun çocuğu kırmızı bir bisiklet almıştı o günlerde. Güneşin altında gidonu parlıyor, zil sesi neşeli bir çocuk şarkısı gibi tüm gün sokakta dolaşıyordu.

Ben de hiç sahip olamayacağım o kırmızı bisikletin selesine yükledim hayallerimi. Uyumak için ne zaman yatağa yatıp gözlerimi kapatsam, kırmızı bir ışık dolardı gözlerime. Ve mutlaka Fatih'in dar sokaklarında neşeli bir tur atıp öyle uyurdum.

Biraz daha büyüyünce bayram harçlıklarıyla gizli gizli bisiklet kiralamaya başladım. Çocukluğumu bir saatliğine de olsa doyasıya yaşar, ardından bir gazoz ve gofretle kutlama yapardım.

Sonra büyüdüm, evlendim. Çocuklarım rahatça bisiklete binsinler diye de oturacağım evi seçerken site içinde olmasına dikkat ettim.

İlk çocuğum biraz büyüyünce hemen koşup bir bisiklet aldım. Sitede büyük bir heyecanla selenin arkasından tutarak ilk dersleri verdim. İlk kez kendi başına birkaç metre gidebildiğinde dünyalar benim olmuştu. Hemen markete gidip bir gazozla çikolata aldım. Çocuğumla sitenin kaldırımına oturup kutlama yaptık.

İlk günler iyi geçti. Çocuğum heyecanla dışarı çıkıp bisiklete biniyor, ben de keyifle camdan onu seyrediyordum. Ama birkaç hafta sonra binme süreleri iyice kısalmaya başladı. Bir zaman sonra da bisiklete binmeyi reddetti.

Israrla bisiklete binmenin ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu anlattım. Kendi çocukluğumdan dem vurup ne kadar şanslı olduğunu söyledim. YouTube'dan eğlenceli bisiklet videoları açtım. Ama maalesef çocuğumdan beklediğim performansı göremedim. Ne kadar zorlasam da bisiklete binmeyi sevemedi.

İlk çocuğumda yaşadığım bu hayal kırıklığından sonra bir ümit ikinci çocuğuma yüklendim. Ama o da istediğim kıvama gelmedi bir türlü.

"Hava ne kadar güzel! Dışarı çıkıp bisiklet sürsenize!" diye ısrar ettim. "Boşuna mı aldık o bisikleti" diye sitem ettim. Ama ne yapıp ettiysem de bir işe yaramadı. Ben binmeleri için ısrar ettikçe, çocuklar daha çok soğudular bisikletten. Zinciri bile atamadan sitenin bahçesinde paslandı güzelim bisikletler.

En son katlanır bir bisiklet alıp arabanın bagajına koydum. Ben biniyorum genelde. Pikniğe falan gittiğimizde de "Bir tur binsenize ya! Çok zevkli!" diye baskılara devam ediyorum. Ama değişen bir şey olmuyor. Çocuklar kamp sandalyesinde telefonda takılırken, o turları hep ben atıyorum. Sahibinden çok az kullanılmış bisikletler de site bahçesinde paslanmaya devam ediyor.