Çok kârlı bir alışveriş

Kar yağarken bir sessizlik oluşur. Buz kristalleri sesi emdiği için oluşan bembeyaz, huzurlu bir sessizlik Ramazan ayında da benzer bir durum yaşanıyor sanki. Bu mübarek ayın rahmeti ve bereketi dünya telaşını emiyor. Geriye dipdiri bir sessizlik kalıyor. İşte bu sessizliğin içinde zihinler berraklaşıyor ve insan düşünmeye başlıyor. Belki mütefekkir olmaya herkesin gücü yetmiyor. Ama rahmet yağmurlarını sele dönüştüren bu iklimde, en azından müteşekkir olabiliriz diye teselli oluyoruz. Tövbeye muhtaç müminlerin tesellisi, Allah'ın sonsuz rahmetinin tecellisi olan bu mübarek ayda şükrümüzü eda etmek için yapabileceğimiz bir sürü şey var. Ve bunların hiçbiri maddi imkânlarla ilgili değil. Çünkü iyiliğin değerini maddiyat belirlemez. Kimisi yüzlerce kişiye iftar daveti verir. Kimisi bir garibin eline birkaç hurma sıkıştırır. Kimisi de teravih sonrası kitap dağıtır. Yeter ki bu yapılan iş gösterişten uzak olsun ve dua almaktan başka bir beklenti olmasın. İhtiyacı olana bir şey verip dua almak, öldükten sonra da kazandırmaya devam eden çok karlı bir alışveriş. Çünkü bu hayatta gönülden edilen bir duanın içinde yer alabilmek kadar kıymetli bir şey yok. Hele bu dua ramazan ayında ediliyorsa, kıymetinden bahsetmeye imkân yok. Fırsat bu fırsat Gündüzü sabır ve tevekkül, akşamı afiyet ve teşekkür, gecesi ibadet ve tefekkür olan bu ay fırsatlarla dolu. Başkalarını mutlu ederek mutlu olmak için sayısız imkân var önümüzde. Evlerimizde huzur içinde iftar yapabiliyor olmak büyük bir şükür vesilesi elbette. Ama bu şükrü layıkıyla yerine getirebilmek için ihtiyacı olanları da düşünmek lazım. Çünkü Türkiye'nin ve dünyanın farklı yerlerinde bir tas çorba, bir kap yemek için dua eden bir sürü insan var. Biz, bir an önce ezan okunsun da iftar sofrasına oturayım diye düşünürken, uzaklarda bir anne bomboş sofraya bakarak ezan okununca ne yapacağını düşünüyor mesela. Veya biz çocuklar biraz daha fazla yesin diye kendimizi parçalarken, uzaklarda bir baba, bir dilim ekmeği çocukları için beş parçaya bölüyor. Bazı sokaklarda evlerden dışarı taşan kalabalık iftar sofralarının neşesi dolaşırken, bazı sokaklarda marketten eli boş dönen babaların mahzun ayak sesleri yankılanıyor. Öyleyse ihtiyacı olanlara iftar vermek için fırsat kollamalı insan. Eğer evimizde veremiyorsak, bari parasını verelim. On kişiye veremiyorsak, bir kişiye verelim. Ama mutlaka ihlasla verelim. Çünkü ihlasla verilen iftar, afiyete rahmet, sofraya bereket, gönül coğrafyasına yeni topraklar katar. Bizim çok ufak gördüğümüz bir iyilik, garip sofralara