Fatih Altaylıların İran'daki yüzdesi

İran devrim önderi Ayetullah Humeyni sonrası için adı geçen Ayetullah Muntaziri'nin akrabası olan Devrim Muhafızları'nın efsanevi ismi Mehdi Haşimi'nin 87'de idam edilmesi devrim için önemli bir kırılmaydı.
İran'a dayatılan 8 yıl süren Irak savaşının, Humeyni'nin "Zehir içmek" mesabesinde değerlendirdiği ateşkes anlaşmasıyla 88'de sona ermesi, kırılmanın çok ötesinde adeta dönüm noktası olmuştu.
O kadar ki, Türkiye'de bile birçok aydın "Devrim bitti" lakırdılarını terennüm etmeye başladı.
Ne ki, bizdeki "endişeli seküler güruh" 90'lı yılların sonlarına kadar yatışmak nedir bilmedi.
"Humeyni'den Korkan Kadınlar Derneği" diken üstünde bekledi durdu. "İran devrimi bir gece ansızın sınırları aşıp gelecek, bizi uykuda yakalayıp çarşaflara sokacak!" endişesiyle uykuları kaçtı.
Şaka bir yana da meczupluk diz boyuydu.
Her sakallıya da Humeyni diyorlardı. Ki, o vakitler İsmet Özel'in sakalı yoktu ama ışıklar içinde yatası Ferhan Şensoy 91'de yayımlattığı "Gündeste" şiir kitabında "Ayetullah İsmet Özel" diyordu.
Anlaşılan o ki, Müslüman şair olmaklığını "Ayetullah" yaftası için yeterli görmüştü.
Yoksa "Tahran Müslümanların Moskova'sı mı" diyerek İran İslam Devrimi'ne ilk günden mesafe koyanların öncülerinden biri de İsmet Özel'di.

Mahut endişeli sekülerlerimiz için Müslüman bilincini taşımak "İrancı" veya "Molla" veya "Ayetullah" yaftaları için yeterliydi. Tıpkı günümüz endişeli muhafazakârların, İran'a düşmanlık yapmayanları "İrancılıkla" itham ettikleri gibi.
Endişeli sekülerlerimiz MOSSAD ajanlarının 93'te katlettiği Uğur Mumcu'nun ardından da "Mollalar İran'a" sloganları eşliğinde gösteri yapmışlardı.
"Mollalar" dedikleri merhum Erbakan'ın Refah Partisi mensupları başta olmak üzere Türkiye'deki endişeli muhafazakârlardı.
Zamanla İran düşmanlıkları tükendi.
Gelgelelim, mezkûr düşmanlıklarını "Mollalar İran'a" diyerek İran'a postalamak istedikleri endişeli muhafazakârlara geçirdiler.