Cübbeli Ahmet (k.s) onu kime seçti

Mahmut Efendi'nin vefatının ardından İsmailağa Cemaati'nde çetin bir sürecin başlayacağını tahmin etmek zor değildi.
Tarih boyunca tüm cemaat, tarikat ve hareketlerde şeyhin veya liderin ardından çok zorlu süreçler yaşanmıştır.
Halbuki, "nefis tezkiyesini" yol belleyenlerin bu süreçleri kolaylıkla atlatabileceği umulurdu.
Yani, ömür boyu nefislerini terbiye etmek için yaptıkları antrenmanların (ibadetlerin) hayrını mezkûr süreçlerde görmeleri beklenirdi.
Lakin, yazık ki beklenen olmadı, olmaz.
"Tarik ehli" bu durumu "imtihan" telakki eder. İmtihan da son nefese kadar sürer.
Nefis ölümü tadınca tüm sınavlar biter, hesap devri başlar.

"Tarih boyunca tüm cemaat, tarikat ve hareketlerde şeyhin veya liderin ardından çok zorlu süreçler yaşanmıştır" dedim ama Süleymancılar'da durum neredeyse tam tersi oldu.
Önceki liderleri Ahmet Arif Denizolgun'un ölümünün şaibeli olduğu savcılık soruşturmasıyla da sabit olduğu hâlde, Alihan Kuriş gayet sancısız bir şekilde Süleymancılar'ın başına geçti.
Kuvvetle muhtemel, "maharetli eller" devreye girmiş, Süleymancılar'ı tahkim etmiştir.
Süleymancıları tahkim eden "maharetli ellerin" İsmailağa Cemaati'ni bölmeye, bozguna uğratmaya çalışacağını tahmin etmek için de müneccim olmak gerekmezdi.
Nihayetinde 15 Temmuz'da topyekûn direnen bir cemaatten söz ediyoruz.
Ortodoks kiliseleri üzerinde simgesel otoritesi olan İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi ve "Ekümenik Patrik" unvanıyla tüm Ortodoksların ruhani lideri Fener Rum Patriği Bartholomeos'un tuttuğu yere karşı, Çarşamba'da her daim yurdunun, milletinin yanında tavizsiz şekilde duran İsmailağa Cemaati'ni bölmek, parçalamak istemelerinden daha doğal ne olabilir
İsmailağa Cemaati Mahmut Efendi'nin ardından çok zorlu bir süreç yaşamış, fitne ateşi kaynatılmış, kılıçlar çekilmiştir.