Azla yetinin!

Sahip olduklarımızın değil de sahip olmadıklarımızın ön planda olduğu günümüz yaşantısında, 'özenti' hastalığına kapılmamak neredeyse imkansızdır! Oysa kendimizi durdurmak ve sahip olduklarımızın değerini anlamak ve onları kaybetmemek adına yapabileceğimiz çok şey var. Tüketim çılgınlığı her geçen gün artıyor ve tehlikeli bir boyuta ulaşıyor. Diderot, Aydınlanma Çağı'nın en önemli filozoflarından biridir, aynı zamanda Fransız Devrimi'nin öncülerindendir. Tanınan bir sima olmasına rağmen, uzun yıllar maddi sıkıntılarla mücadele eder. Hayatının büyük bir kısmını yoksul yaşayan Diderot, farkında olmadan yüz yıllar sonra bile herkesin hayatında yer alan bir problemin ana fikrini ortaya atmıştır. Kızını evlendirmek üzere olan Diderot, maddi durumu yeterli olmadığı için, çareyi kütüphanesini satmakta bulur. Yaşadığı maddi yetersizliklerle boğuşan Diderot'un karşısına bir anda bir kadın çıkar. Rusya İmparatoriçesi Büyük Catherine, Diderot'un sahip olduğu kütüphaneyi satın alır. Bu satışın ardından Diderot'un hayatında büyük değişimler olur. İstediği rahatlığa erişeceğini düşünen Diderot, ummadığı sorunlar yaşamaya başlar. Yaşadığı problemleri geride bırakmanın sevinciyle kendini ödüllendirmek isteyen Diderot, kendisine kırmızı bir ropdöşambır alır. Geride bıraktığını sandığı problemlere yenilerini ekleyeceğinden habersiz olan Diderot'un en büyük sıkıntıları asıl şimdi başlar Kırmızı ropdöşambırı sayesinde mutluluk içerisinde yaşayan Diderot, bir gün bir şeyin farkına varır: Kırmızı ropdöşambırı o kadar göz alıcıdır ki, evindeki mobilyalar ropdöşambırına uymuyordur. Evindeki eşyalardan rahatsızlık duymaya başlayan Diderot, birkaç mobilyasını değiştirerek bu sorundan kurtulacağını düşünür. Tüm evini baştan aşağıya yeni mobilyalarla değiştiren Diderot, elinde avucunda ne kaldıysa bu amaç uğrunda harcar. Aldığı yeni masa, yeni sandalye ve yeni tablolarla her şeyin yoluna gireceğini düşünen Diderot, çok geçmeden yanıldığını anlar. Kütüphanesini