Rifat Okyay

Yeni Asya

İmanın nurunun peşinde

İnsan fıtrî özelliklerinden dolayı bazı hakikatleri çabuk unutuyor veya işine geldiği için unutuyor.Evvelâ hiç unutulmayacak bir hakikat: Dünya bir imtihan meydanıdır, er meydanıdır. Nefis ve şeytana galip gelebilme yeridir. Galip gelmek için lazım olan kuvvet ve yardım ise, Allah'a iman ve imanın gereğini yapmaktan geçiyor ve geliyor. Hiç imkân ve

Uçar gibi

İşin zorluğuna bakın!..Peygamberimizi bizim tanımamız ve Allah'a itaat etmemizle iş bitmiyor. Efendimiz (asm) son peygamber olunca, onun vasıtasıyla iletilen emir ve yasaklar, kendisinin varlığı bütün beşere hitap ediyor ve muhatap alıyor. O zaman İslam ümmetinin vazifesi İslamî bütün emirleri yerine getirse bile bitmiyor. Belki daha ağır ve mesuli

Yanardağlar

Hani insanoğlunun insanlığından bahsedilirken birden bire "insan bile değil..." deniyor ya!.. "Haddini, hududunu bilmiyor..." da denilebiliyor. Efendim insan olsa, öğrense, hayatı tecrübelerle ve büyük kârlı işlerle geçirse; ille de insan olmak lazım! Ve ille de haddini bilmek lazım, diyorum.İnsan hiçbir zaman sevdiği, bağlandığı kadar sevilmez ve

Millet çok iyi bilmelidir ki...

İnsan vefalı olmalı. Vefanın olmadığı yerde insanlık olmaz. Tarihler hep şunu yazmıştır nice imanlı ve inançlı insanlar vefalarının uğruna hayatlarını feda etmişlerdir.Şimdi zamanımızda artık vefa çiçek sevgisinde, böcek sevgisinde, köpek sevgisinde otta otlakta aranır olmuştur. Artık anaya babaya, yâra yarana sevgi kalmadığı için, vefadan eser kal

Ahiret işlerinde nankörlük olur mu

Kudsi ve ilahi kaynaklı olmayan; iyilik yapmalar, güzelliğe sahip veya faydalı işler daima yapana, edene, sahip olana nankörlükle karşılık görürler.Yanlışlıkla veya haddi aşarak, kendini bilmeyerek veya küçük küçük dünya menfaatleri için hareket edenlerde daima kendi nankörlüklerinin muhatabı ve hamisi olurlar. Bunun ilacı yalnız ve yalnız her işte

Uhuvvete sahip olunursa...

Uhuvet; gerçek manada ahiret âlemi ve ahiretteki kavuşulabilecek kardeşliğin sevgisini, aşkını, sevinçlerini, sürûrlarını ifade eder.Bir bakıma ahiretteki bu kardeşliğin ve yaşanacak olan ebedi hayatın sırlarını ve sınırlarını bu dünyada gerçekleştirebileceğimiz ahiret kardeşliği, uhuvvet anlatıyor, öğretiyor ve terbiye ediyor. Eğer bizler yanyana,

Hürmet ve muhabbetle dinlemek

Her zaman yazılıyor, her yeri geldiğinde dile getiriliyor: Risale-i Nurlar bu zamanın hakikatli bir tefsiridir. Kur'an'ın ahirzamana bakan, işaret eden, anlatan ayet-i kerimeleri müceddid-i ekber ve mehdi-i azam eliyle ve vazifesiyle ilhamen yazdırılmıştır.Bediüzzaman diyor ya: "Kardeşlerim risaleleri gazete gibi okumayınız..." Yani sıradan, gündel

İman neyi özletir

Mümin ve muvahhid insan; dünyanın her türlü belasına, hazzına, kötülüklerine ve kötü hallerine karşı şu insanoğlunun kendi eliyle kirlettiği kirli dünyada; iyi olmayı, temiz kalmayı, iman ve inançlarını muhafaza edebilmeyi gerçekleştirmiş insandır.Böyle bir imanlı insanın etrafına nezaketle davranması, kucaklayıcı olması, yardımsever olması inançla

Sen bilirsin Allah'ım!

İmtihan dünyasının adeta yapıtaşları ve teşkil sebebi olan insanlar...Dünyanın faniliğine ve gafletkârane hallerine aldanmak ve dünyalı olmak için görmediklerini en iyi ölüm kapısıyla bu dünyadan gidenler anlatır. Ne malına, ne unvanına, ne dalına, ne de endamına bakmaz ölüm! Ahiretin varlığı ve öldükten sonra dirilmenin muhakkak olacağını ise, bu

İman hizmetinin neresinde...

İnsan fıtratı için en kötü hal inandığı, iman ettiği fikir ve düşüncelerin sonunda birer safsata ve yalan olmasıdır. Fani dünyanın fani ve cani hallerinden, halatından birer nefes alma ve huzur bulma anları bu geçiciliğe ve dertlere rağmen yüreğine mukabil bir dost bulması, içini dökecek bir arkadaş ve ahbap bulabilmesidir. İmanlı, inançlı inandığı