Rifat Okyay

Yeni Asya

İlim ve iman ilmi

İlimlerin şahı ve padişahı olan iman ilmi başta olmak üzere bütün ilimleri elde etmeye ve baş üzerinde tutarak icraat sahasına koymaya bakmalıyız.İlim öyle bir iksirdir ki, insanın maddî manevî kimyasına da tesir eder ve onu değiştirir. İlim, ilim aşkıyla yananları ve kıymetini bilenleri yükseltir, büyütür ama onu bu büyüklük muvazenesi içerisinde

Neye sarf etmeliyiz

Risale-i Nur okumalarında ve anlamalarında bizleri gayrete sevk edecek ve muvaffakiyetimizi artıracak bazı esasları daima göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.Her hâlükârda; azamî ihlâs, azamî sadakat, azamî iktisat ve azamî takvâ prensipleri doğrultusunda yapılan okumaların, mutlaka zihnimize, kalbimize, aklımıza ve ruhumuza bir pay, bir fayda,

Bursa sizleri Bediüzzaman Mevlidi'ne bekliyor

Bediüzzaman Said Nursî talebelerine, dostlarına ve sevenlerine bir şeyi özellikle ifrat derecesinde, yani fazla, çok çok, ziyade yapabilirsiniz demiş.Bu nedir irtibat, bağları sağlamak, gitmek gelmek, sormak soruşturmak, ziyareti ve haberleşmeyi her hâlükârda yapabilmek. Evet hemen cep telefonlarımız var diyeceksiniz! Önceden de o zamanların şart

İhlâs ve sadâkat

Risale-i Nur'da lahika mektuplarında en çok zikredilen kavramlardan iki tanesi ihlâs ve sadakattir.Allah için niyet etmek, Allah için işe başlamak, Allah için yapılacak işi devam ettirmek ve Allah için başlanan, devam ettirilen işi bitirebilmek. Ve kendinin yaptığını "Ben'i" başkaları için yaptığını "Hodfuruşluğu" unutarak. Allah için yaptığını çok

Tahribata karşı imanî terbiye

Kıymet bilirlik eskiden halkın ekserisinin, tatbik ettiği güzel bir içtimaî hayat prensibiydi.Milletin örf ve ananesi idi. Zaman içinde imanın zayıflamasıyla veya şeytanın, nefsin aldatmacalarıyla kıymet bilirlik, kıymet bilmezliğe dönüşmüş ve dönüşmeye de devam etmektedir. İman zafiyeti en evvel insanların sosyal, içtimaî hayatlarını vuruyor, zay

Sessiz konuşan şairi uğurlarken

Hem geçmişe, hem geleceğe dengeli bir oranla bakabilenler kuvvetli iman sahip demektir.Menfî olsun, müspet olsun ekseriyetle bu oran şaşmaz. Şimdiki zamanda dillerde pelesenk olan vefa, dostluk ve ahbaplıklar da bu oranla yaşanır, anlatılır ve hatırlanır... Mazi kıtasına baktığımız zaman istikbale bugünlerden daha az bakar olduk... Kadim dostlarım

Nurlanabilmek

Her işin bir yapılma, fiiliyata geçme zamanı vardır.Bu, mevsimlik, yıllık veya ömürlük olabilir. Hani derler ya, "Ömrümde bir defa bile olsa yapsaydım." Keşke "yapsaydım" yerine, müspet işlerin yapıldığı fiilleri "yaptım" diyebilseydik. Umumî bir nazarla değerlendirdiğimizde, hayatımızda müsbet işler yapmaya ayıracağımız zamanlar, her an olmasa da

Zamanın hükmü karşısında

Her zamanın bir hükmü vardır. Bu zamana kadar üç yüz elli binden ziyade Kur'an tefsiri kaleme alınmış, yazılmış. Her zamanın hükümlerini, yaşanan o zamanın şartları belirlemiştir.Allah'a ve Resulüne inananlar ise insanlığın nüfusuna göre azınlıkta kalmıştır. Bu azlık esasında kıymetin, değerin ifadesidir. Zaten dünyada altın gibi kıymetli şeyler to

Neyin peşinden koşmalı

İnsan, gelecekten ne için bahseder Ümit ettikleri vardır ve ulaşmak istedikleriİnsan geçmişten ne için bahseder Ulaşamadıkları, kavuşamadıkları ve de kaybettikleri vardır. Her iki durumu da insan çevresindekilerle, yakınlarıyla, dost ve ahbaplarıyla birlikte yaşar, görür, şahit olur, umar, beklentilerle hayaller kurar. Hem geçmişini, hem geleceğini

İmanın kuvvetiyle

Çoğu zaman insanoğlunun lisanında "Güneş batar, güneşin batışı, güneşin kayboluşu, güneşi grubu, güneşin vedası, tatlı güneş manzaraları, güneş battıktan sonra..." gibi cümleler vardır güneşle alâkalıGüneş batar batmasına da bir de güneşin doğuşu ve yükselişi vardır. Güneşi batırmayı anlatanlar, güneşi hep batarken görenler ve bilenler ve de güneşi