Millet siyasetteki gerginliği sevmiyor!

Bazen musibetler hasımlar arasında bile yakınlaşmaya vesile olabiliyor. Deprem, sel ve yangın gibi felaketlerde hasım devletlerin bile yardımlaştığını görürüz. Gerginlik bitiyor dayanışma başlıyor.İnsanlar için de öyle olduğunu en son Başkan Erdoğan'ın Kovid-19'a yakalanması sonrasında görmüş olduk.Etmedik hakareti bile bırakmayan muhaliflerinin geçmiş olsun dilekleri ve acil şifa temennileri siyasi gerilimi birden bire düşürüverdi.Başkan Erdoğan'ın da en şedit muhaliflerine bile nezaketle teşekkür etmesi de uzun zamandan beri toplumun hasret kaldığı siyasi olgunluğun tezahürüydü.Siyasi muhalefet, millete daha iyi hizmeti sunma rekabetinin ötesine geçmemelidir.Maalesef bizdeki siyasetin dili rekabet değil adavete (düşmanlık) dönüşmüş durumda.Liderlerin dili, üslubu ötekini kazanmaktan ziyade ötekileştirmeyi körükleyen sertlikte cereyan ediyor.Hem kutuplaşmadan şikâyet ediliyor hem de kullanılan dil kutuplaşmayı körüklüyor.Sertleşen siyasi üslubun Kovid-19 sayesinde birden bire nezakete dönüşmesini fırsata çevirsek diyorum.Üsluptaki sertlik inanın ne iktidara ne de muhalefete fayda sağlıyor tam tersine her iki cenaha da zarar veriyor.İşte tam da nezaketin hâkim olduğu bu noktada, siyasiler bir centilmenlik anlaşması yapsalar diyorum.Kırıcı, aşağılayıcı ifadelerden, küfürlerden ve asılsız iddialardan uzak durmaya söz verseler. Fikir, plan, proje bazında konuşmayı ve rekabeti esas alsalar.İnanın her iki taraf, hem liderler düzeyinde hem mensupları düzeyinde memnun kalacaklar hem de toplum rahatlayacaktır.Her ne kadar sertlik yanlısı taraftarlar bulunsa da millet siyasetteki bu gerginliği sevmiyor.Siyaset gönül kazanma işidir. Başka partiye oy verenin oyunu da alma hüneridir. Siyasetçinin malzemesi de sunacağı çözüm çareleri ve tatlı dili gülen yüzüdür.Somurtarak bağırarak