Hatırlatmada fayda vardır!'

Edebi cümleler kurarak hayali şeyler anlatmak istemem. Herkesin çok net anlayacağı sade cümleler kurmak isterim.

Biz ahirete inanan müminler olarak hesap gününe hakikaten hazırlanıyor muyuz

Allah ve Resulünün rızasına uygun bir hayat sürüyor muyuz, sürmeyi hedefliyor muyuz

Önceki yazımda temas ettiğim üzere tevhid inancını sahıh şekilde benimsedikten ve Allah'a karşı şahsi ibadetlerini ifadan sonra Müslümanlara düşen vazife güzel ahlaka sahip olmaktır. Güzel ahlak derken de lafı uzatmaya gerek yok.

Takva ve güzel ahlak sahibi olanların cennete en çok girenler olacağını haber veren Efendimiz buyurdu ki: "Bana en sevimli ve kıyamette bana en yakın olanınız ahlakı güzel olanlarınızdır."

Bu hususta İhya kitabının 5. Cildine dercedilmiş olan Sühreverdi'nin Kitabu Avarifi'l-Maarif kitabı maddeler halinde güzel ahlakı sıralamış.

Özetleyerek nakletmek isterim

Tevazu, güzel ahlakın ilk sırasında yer alır. Alçak gönüllük olarak tercüme edilen tevazuun aslı, kişinin kendisinden yaşça, mevkice, mali bakımdan daha düşük ya da aynı pozisyonda onlara karşı kibirlenmemek, onlarla kaynaşmak ve onların gönlünü almaktır.

Örnek yine Efendimiz aleyhisselamdır. Kölelerin davetine icabet eder, hizmetçilerle birlikte yemek yer, yoksulların yanına oturur sohbet eder, çocukların gönlünü hoş tutar ve ailesine yardım ederdi.

Tevazu sahibinin kıymetini azaltmaz aksine artırır.

Nezaket ve hoşgörü güzel ahlakın temel taşlarından biridir. Muhatap kim olursa olsun nezaketi elden bırakmamak ve kendisine karşı yapılan hata ne olursa olsun hoşgörülü davranmak.

Peygamberimize 10 yıl hizmet eden Hz. Enes diyor ki: "Resulullah'a 10 yıl hizmet ettim, bir kez bile 'of' demedi, (yapmamam gereken bir şeyi) yaptığımda 'niye yaptın' (yapmam gereken bir şeyi) yapmadığımda 'niye yapmadın' demedi!"

"İnsanlarla iç içe yaşayan ve onların olumsuzluklarına sabreden mümin insanlara karışmayan ve olumsuzluklara sabretmeyenden daha hayırlıdır." buyuran da yine Efendimiz.

Mümin kişinin en önemli ahlaki özelliklerinden biri de başkasını kendisine tercih (isar) ve paylaşmaktır.

Ayeti kerimede sahabeyi medih sadedinde buyuruluyor ki: "Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi başkalarını öz canlarına tercih ederler."(Haşr9)

Sahabiden birine kızarmış bir koyun başı hediye edilmiş, o komşusunu kendisine tercih ederek göndermiş, o koyun başı 7 haneyi dolaşmış herkes komşusunu kendisine tercih etmiş ve sonunda ilk gönderene geri gelmiş, bu ayet inmiş!

Bağışlamak ve kötülüğe karşı iyilik de müminlerin hasletlerinden biridir.

Efendimiz buyurdu ki, "Cennette görkemli köşkler gördüğümde Cebrail'e, 'Bunlar kimin için' diye sordum, 'Öfkesine hâkim olanlarla insanları bağışlayanlar içindir.' dedi."

Güzel bir atasözümüz vardır: İyiliğe karşı iyilik her kişinin kârı, kötülüğe karşı iyilik er kişinin kârıdır!

Müminin güzel ahlakını gösteren hasletlerinden biri de güler yüzlü ve neşeli olmaktır.

Güler yüz kişinin kalbindeki ışıltıların eseridir. Kalbi imanın huzuruyla dolu olanın yüzü de güleç olur.

Abus çehreli, asık suratlı insan güncel tabirle negatif enerji saçar, güleç yüzlü olan ise pozitif.

Efendimiz buyurdu ki, "Mümin kişi kolay yakınlık kuran ve kurulabilen kişidir. Yakınlık kuramayan ve kurulamayanda hayır yoktur."

Yine buyurdular ki: "Yapılan her iyilik sadaka(değerinde)dir. O iyiliklerden biri de mümin kardeşine karşı güler yüzlü olmandır."

Kolaylık göstermek, yumuşak davranmak ve muhatabının seviyesine inmek de mümin ahlakının önemli hasletlerinden biridir.

Efendimiz, "Ben şaka da yaparım ama doğru sözden gayrısını söylemem." buyurarak gereğinde şakalaşılacağını da öğretmiştir.

Zahir isminde bir bedevi Medine'ye her gelişinde Efendimize bir hediye getirirdi. Bir gün Efendimiz Zahir'i pazarda mal satarken gördü ve arkasından yaklaşıp onu kucakladı. Zahir onu görünce ellerini öptü. Efendimiz, onunla şakalaşırdı. "Her şehirlinin (dostları arasında) bir köylüsü vardır. Muhammed ailesinin köylüsü Zahir'dir!" buyurdu.

Hz. Aişe validemiz Efendimizin evdeyken de sürekli mütebessim ve güleç olduğunu söyler.