Birkaç ekmek kırığı!

Hz. Ömer Şam'a gittiğinde Ebu Ubeyde kumandasındaki orduyu da teftiş etmek ister.

Ordu karargâhına vardığında öğle yemeği vaktidir.

Hz. Ömer'e yemek ikram etmek isterler ve sorarlar: Askerin yemeğinden mi getirelim yoksa kumandanınkinden mi

'İkisinden de getirin!' emri verir.

Önce et, çorba ve tiritten oluşan askerin yemeğini getirirler.

Sonra 'Kumandanın yemeğinden getirin!' buyurur. Birkaç ekmek kırığı ve bir miktar süt getirirler.

Hz. Ömer bunu görünce ağlamaya başlar ve 'Sana ümmetin emini adını veren ne kadar doğru buyurmuş!' der.

Ona ümmetin emini (Eminü-l'Ümme) adını koyan Peygamberimiz idi.

Allah hepsinden razı olsun!

Ebu Ubeyde, Halid b. Velid'in yerine kumandan tayin edilen, kumandanlığı döneminde Dımaşk(Şam), Humus, Hama, Lazkiye, Halep, Antakya ve Kudüs başta olmak üzere Suriye bölgesindeki birçok şehri fethetmiştir. Fethettiği bölgede ölünceye kadar da valilik yapmıştır. Çıkan veba salgınında vefat etmiştir.

Hz. Ömer vefatından önce 'Eğer hayatta olsaydı halifeliğin ona verilmesini vasiyet ederdim.' buyurmuştur.

Bugünkü Ürdün, Filistin ve Suriye'yi içine alan bir alanın valisi olmasına rağmen dünyaya meyletmemiş son derece mütevazı bir hayat yaşamıştır.

Onun hayatını en güzel anlatan anekdot askerine verdiği yemek ile kendisine ayırdığıdır.

Bugün üzerinde üç ayrı devlet bulunan geniş bir alanın yöneticisi olmasına rağmen sade bir hayat yaşayarak ümmete örnek olmuştur.

Onun devlet başkanı olan Hz. Ömer'in hayatı ise daha da ibretamizdir.

Başka örneğe gerek yok, fethedilen Kudüs'ü teslim almak için hizmetçisiyle birlikte şehre girdiğinde deveye binme sırası hizmetçi de olduğu için Hz. Ömer yayadır.

Hz. Ömer'in öyle sade bir giyimi vardı ki, halk onu hizmetçi, devedeki hizmetçiyi devlet başkanı zannetmişti!