Sanat, mutfak ve başarı...

.Türk turizminin duayenlerinden hayırsever iş insanı dostum Ünsal Tülbentçi'nin torunu, Cactus Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Nurçe Erben'in Ruins Bodrum ve Elementa Hotelleri'ni ziyaret ettim. Aslında beni en çok etkileyen, çok iyi bir eğitim almış Erben'in yönetimde gösterdiği yüksek başarı. Sanata vesokak hayvanlarına verdiği önem beni ciddi anlamda mutlu etti. Bu tesis, büyük bir arazi üzerinde kurulmuş belli bir yaşın üzerindeki kişileri alan, bir yıl evvel renove edilmiş, Özlem Kanbak tarafından yönetilen bir kompleks. Burada en çok dikkatimi çeken nokta kahvaltının sunumu oldu. Biraz daha konuya odaklanırsak, baklava hamuru içine lor peyniri konularak yapılan börek ve Anadolu tatları hakikaten nefisti!Ruins'e gelince...Nurçe Erben ve Yağız Göksu yönetiminde, 'harabe' anlamındaki bu tesis, tarihi bir fabrikayı andıran bir bina ve müştemilattan oluşuyor. Her köşesi zeytin ağaçlarıyla süslenmiş alanda yer yer sanat eseri koleksiyonları var. Aslında burada Tülbentçi Ailesi'nin sanata verdiği önem, etkinlikler, eğitimlerle devam ediyor. Eserler, özel bir ekip tarafından seçiliyor, sergileniyor ve bir uzman anlatıyor.Sırada mutfak varGenellikle beach'lerde, açık hava tesislerinde mutfak ikinci plandadır. İlk plan her zaman denizin güzelliği, manzara ve eğlencededir. Ruins Bodrum'da ise birinci plandaki mutfak ve genç fakat deneyimli şef Kubilay Yıldırım'ın başarısı beni şaşırttı. Menünün uzun bir geçmişinin olduğunu, otelin mutfak yiyecek-içecek ve yönetim ekibinin tesis açılmadan önce üç ay İspanya ve İtalya'da çok sayıda Michelin yıldızlı, tanınmış, tarihi yüz yılı aşkın restoran ve oteli ziyaret ettiğini, alınan fikirlerle tabak çataldan bardağa, servis tepsisinden yeşil çay demlenen orijinal demliğe kadar seçilip, menünün hazırlandığını öğrendim. Başlangıçlarda öne çıkan kuşkonmaz, Malaga'ya özgü soğuk badem çorbasının püre haline getirilmesi sonucunda ortaya çıkan garnitürle, çilek ve kinoa patlağı ile sunuluyor. Gerçekten ressam paletinden çıkmış bir tablo gibi. Tadım menüsünde ise kuru incirli bir humus var ki profiterol kapsülü içerisinde, siyah sarımsak sosu ile üzerine de toz Antep fıstığı ile sunuluyor. Favorim, levrek ceviche. Enteresan bir şekilde kurutulmuş muz kırıntılarla servis ediliyor. Ara sıcaklarda ise peynir dolgulu kabak çiçeği tempura dikkat çekiyor. Ben yanındaki ballı vasabi sosu tercih etmedim. Denizlerimizden bir tat tercih ederseniz, o zaman Akdeniz çanağında çok meşhur olan, İspanyol sarımsaklı, kajulu humus ve deniz börülcesi ile sunulan karidesi deneyiniz. Ağız tadı değişikliğine ihtiyacınız varsa, ızgara şeftali, semizotu, mozarella karışımından oluşan salatayı tavsiye ederim. Bu kadar çok ağıza hoş gelen lezzeti tattıktan sonra sıra ana yemeğe gelince en hafif nedir diye sorduğumuzda, gelen cevap bordolez soslu, patates kreması yatağında, el ile didiklenmiş dana kaburga oldu. Uzun saatler ateşte pişmiş dana kaburga tek kelime