VATANA GÖÇ MÜ, GURBETE SÜRGÜN MÜ

100. yılında Türk-Yunan nüfus mübadelesi Lozan Muahedesi ile kararlaştırılan Türk-Yunan nüfus mübadelesi, çok sayıda insanı alakadar ettiği için, iki ülkenin de son asırda yaşadığı belki en mühim hadisedir. İnsan topluluklarının bir yerden bir yere göç edip yerleşmesi çok rastlanan tabii bir hadisedir ama, işin bir de başka ciheti vardır. Tarih boyunca etnik veya dinî hüviyeti sebebiyle çok sayıda insan vatanından göçe mecbur edilmiştir. Bu göçürme, gayriresmî, yarı resmî ve resmî tarzda cereyan edebilir. Yani, öteki etnikdinî hüviyet tarafından göçe zorlanabilir (pogrom). Bunu el altından hükûmet organize etmiş olabilir veya destek verebilir. Hükûmet tek taraflı olarak bir halkı sürgün edebilir. Nihayet, hükûmetler veya milletlerarası kuruluşlar nüfus transferine karar verir. Lozan örneği Resmî nüfus mübadelesi, ne kadar acı olursa olsun, bugüne kadar etnik çatışmalara getirilen en tesirli hâl tarzı olarak görülmüştür. Bugün ise insan haklarının ihlali olarak görülmektedir. 1864'te Prusya'nın Schleswig-Holstein'i işgali üzerine, Almanya ve Danimarka arasında nüfus mübadelesi cereyan etti. 1940'ta Dobruca'nın el değiştirmesi üzerine Romanya ve Bulgaristan arasında nüfus mübadelesi oldu. 100 bin Rumen ile 62 bin Bulgar yer değiştirdi. II. Cihan Harbi'nden sonra Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, Yugoslavya, Romanya ve Ukrayna'da yaşayan 12 milyon Alman nüfus, Almanya'ya göçürüldü. 1944'te Ukrayna ve Polonya arasında 400 bin kişilik nüfus mübadelesi yapıldı. Hindistan ve Pakistan'ın kurulmasıyla, milyonlarca Müslüman, Hindu ve Sih mübadele edildi. Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzun süren bir nüfus mübadelesi yaşandı. 1974'te Türkiye'nin Kıbrıs'a asker çıkarması üzerine, ada bölünmüş; şimaldeki Rumlar (Karpaz hariç) cenuba, cenuptaki Türkler ise şimale göçürülmüştü. Bu asırdakilerin hepsi, 1923'teki Lozan Nüfus Mübadelesi örneğine göre yapılmıştır. Rumlar out 1924 tarihli Türk-Rum mübadelesi, XX. asrın en geniş insan topluluğunu alakadar eden nadir ve ehemmiyetli hadiselerindendir. Halkın ciddi muhalefeti ve çok sayıda ülkenin kınaması altında cereyan etmiştir. 1821 tarihli Yunan İsyanı ile, Rumlar Osmanlı ülkesindeki imtiyazlı mevkiini kaybetmiş; Yunanistan'ın istiklali karşısında aciz kalan Bâbıâli, Rumlara antipati ve şüphe ile bakmaya başlamıştı. Balkan harbi mağlubiyeti ile Rumeli'deki 5 asırlık Osmanlı topraklarının kaybı, İttihatçı hükûmeti hırçınlaştırmıştı. Çoğunun memleketi olan bu toprakların kaybı ve halkının kısmen sürgünü, ana vatandaki Rumların mevkiini iyice müşkül hâle getirmişti. Bu cümleden olarak hükûmet, 1913'te İzmir ve Ayvalık arasındaki sahilde yaşayan 150 bin ve Şarki Trakya'daki 115 bin Rum'u Yunanistan'a sürgün etti. Ege'deki 85 bin Rum'u da Anadolu içlerine yolladı. Anadolu'da hâlâ ırk, lehçe ve kültür cihetiyle birbirinden farklı Ortodokslar yaşıyordu. Yunanistan'da da aynı şekilde Müslümanlar kalmıştı. 1914 itibarıyla Anadolu Türkiye'sindeki Rum nüfusu 1,5 milyon (12) idi. Rumeli'nin kaybı, İttihatçıları, ulus-devlet fikrine itti. 29 Eylül 1913'te yapılan İstanbul Muahedesi ile Bulgaristan'dan ve Türkiye'den 50'şer bin Bulgar ve Müslüman mübadele edildi. Ardından Venizelos'a, Makedonya'daki Müslümanlar ile Aydın Rumlarının mübadelesi teklif edildi. Yunanistan başta soğuk dursa da, teklifi kabul etti. Ama Cihan Harbi, işin tatbikatını geciktirdi. Başka çare yok! Yunanların İzmir'i işgali, Anadolu Rumlarının hayatını iyice zorlaştırdı. İnsanlarda, düşmanla aynı ırk veya dine sahip ise, komşularını da onların iş birlikçisi görme temayülü vardır. Böylece çok sayıda Rum ve Türk, 1914-1922 arası kaçmış, öldürülmüş veya sınır dışı edilmiştir. İki halkın bir arada sulh içinde yaşayamayacağı düşünüldüğü için, Lozan Konferansı'nda 4 büyükler (İngiltere, Fransa, İtalya ve ABD) iki ülkedeki Müslüman ve Ortodoks halkın birbiriyle mecburi mübadele edilmesini istedi. Nitekim son on sene içinde iki taraf da diğerine karşı hiç de hayırhah olmadığını göstermişti. Türk tarafı aslında ülkedeki bütün Rumların gitmesini, Yunanistan'dan ise kimsenin gelmemesini istiyordu. Yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmayı göze alamayan Yunanistan, göçün ihtiyari olmasını ve isteyenlerin sonra geri dönebilmesini teklif etti. Evvelce zaten 1 milyon Anadolu Rum'u, Yunanistan'a gitmek zorunda kalmış veya gönderilmişti. Aynı devrede Bulgaristan ve Rusya'dan da 1.200.000 Rum Yunanistan'a iltica etmişti. Yunanistan hükûmeti bu ağır yükün altından kalkabileceğini düşünmüyordu. Dönüş yok Milletler Cemiyeti bu iş için Norveçli Dr. Nansen'i vazifelendirdi. Neticede iki taraf Türkiye'deki Ortodokslarla, Yunanistan'daki Müslümanların mübadelesinde anlaştı. Lozan Muahedesi'nin 14. maddesi buna dairdir. 30 Kânunusani 1923 tarihli Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelename ve Protokol imzalandı. Nüfusu 130 bin olan İstanbul Rumları ile 130 bin Garbi Trakya Müslümanları mübadeleden hariç tutuldu. Ayrıca Balkan Harbi'nde kaybedilen ve halkı kâmilen Rum olan İmroz ve Tenedos (1970'ten sonraki ismiyle Gökçeada ve Bozcaada) Çanakkale Boğazı'nın emniyeti için Türkiye'ye verilmişti. Bu iki ada halkı da mübadeleden muaf tutuldu. Mübadele harici mıntıkalarda oturanlar, isterse göç edebilecektir. Bazı Rumlar, mesela Ankara hareketine destek veren Keskin metropoliti Eftim ve ailesi mübadeleden istisna edilirken; İstanbul Patriği seçilen Konstantinos, 1918 öncesi İstanbul'da oturuyor sayılmadığı için mübadil sayılıp sınır dışı edilmiştir. Mübadiller, menkul mallarını yanlarında götürebilecekler; geride bıraktıkları her çeşit mal için ellerine makbuz verilecektir. Mübadiller, bir daha eski yurduna dönemeyecektir. Yeni bir hayat Anadolu'nun