TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!

İdeolojiler çağı XIX. asır terörizmin de altın devri olmuş, anarşistler yeryüzünde duman attırmıştır.

Krallar, reisicumhurlar, başbakanlar, siyasetçi ya da bürokratlar pisi pisine öldürülmüştür.

Terör esasen psikolojik harbin bir çeşididir. İşin aslı korkutmak üzerine kurulmuştur. Terör, korkutmak demektir. Eskiden bunun yerine tedhiş tabiri kullanılır, teröristlere de tedhişçi denirdi ki dehşetten gelir.

Her devirde her yerde muayyen bir siyasi emele ulaşmak isteyenler, illegal yollara müracaat etmiş, korkutmak, dövmek, öldürmek, sürmek, mallarına el koymak gibi yollarla insanları yıldırmaya çalışmıştır.

İşin garibi çok zaman bu gibi yıldırmalara maruz kalanlar, teröristlerin emellerine taş koyanlar değil, bilakis masum kişi ve kişilerdir.

Maksat, dikkat çekmek, tanınmak, davasını tanıtmak veya potansiyel tehlikeleri bertaraf etmektir. İyi kötü bir neticeye varabildikleri için de tarih boyu terör hep var olagelmiştir.

Bosnasarayı'nda Avusturya Arsidükü Franz Ferdinand'a suikastKorkut ve yıldır!

Bazı psikopat idarecilerin muhaliflerini sindirmek için mallarına el koyması, onları sürgün, hatta idam etmesi, teknik olarak terör sayılmasa da muhalifleri sindirme ve yıldırmayı gaye edindiği için teröre benzer işlerdendir.

Engizisyonun din düşmanı ilan ettiği kişileri takip etmesi, onları suçlu veya suçsuz olduğuna bakmadan cezalandırması, yine halkı korkutma ve sindirme gayesiyle yapılmaktadır.

Yahudiler başta olmak üzere ekseriyete benzemeyen din, mezhep ve ırk mensuplarına tatbik edilen pogromlar da birer terör hareketidir. Evvela bu kişilerden bir veya birkaçı provoke ve ardından da karşı taraftakiler tahrik edilir. Misilleme maksadıyla evleri yakılır, dükkânları taşlanır, kızları kaçırılır, ileri gelenleri dövülür, sürülür, hatta öldürülür.

Amerika'da dahilî harbi kölelik muhalifi Yankiler kazanınca, zenci düşmanları Ku Klux Klan adıyla bir terör teşkilatı kurdu. Zencilere olmadık eziyeti yaparken, resmîmakamlarda da el altından destekçi bulabildi.

Ku-Klux-KlanKatile müjde!

Fransız ihtilalcilerinden Robespierre, maksada ulaşmak için teröre müracaat edileceğini açıkça dile getirmişti. Onun hâkim olduğu ve binlerce masum insanın giyotinle öldürüldüğü devreye tarihte "terör devri" adı verilir (1793-1794).

"Beşşiru'l-kâtile bi'l-katl" (Katile, katledileceğini muştulayın!) prensibince, kendisi de sonra bu terörün kurbanı oldu ve başı kesildi. Ama devlet terörünün kurucusu olarak tarihe geçti.

XIX. asrın ilk ayrısında Bolşevikler, Naziler ve bunlardan aşağı kalmayan başkaları, üstatlarından aldıkları dersi hakkıyla tatbik etmiştir. Otoriter ve totaliter devletler, resmî ideolojisine karşı gelenleri, hatta gelme potansiyeli bulunanları hiç affetmemiş, acımasızca ezmişlerdir. Hatta kendi çıkardıkları kanunlar çerçevesinde yürüttükleri teröre kurban etmişlerdir.

Paris'te bir polis karakolunda patlama - 1892Terörün arka perdesi

İdeolojiler çağı XIX. asır terörizmin de altın devri olmuştur!Anarşizm denilen ve devlet nizamını reddeden bir ideolojiye mensup gençler yeryüzünde duman attırmıştır. Onlarca kral, reisicumhur, başbakan ve siyasetçi ya da bürokrat suikastçılartarafından öldürülmüştür.

İngiltere Başbakanı Spencer Perceval (1812), ABD Başkanı Abraham Lincoln (1865), ABD Başkanı James Garfield (1881), Rus Çarı II. Aleksandr (1881), Fransa Cumhurreisi Sadi Carnot (1894), İran Şahı Nasıreddin (1896), İtalya Kralı I. Umberto (1900), ABD Başkanı William McKinley (1901), Sırbistan Kralı I. Aleksandr (1903), Yunanistan Başbakanı Theodoros Deligiannis (1905), Bulgaristan Başbakanı Dimitar Petkov (1907), Portekiz Kralı I. Carlos (1908), Mısır Başbakanı Butros Gali (1910), İspanya Başbakanı Jose Canalejas (1912), Sadrazam Mahmud Şevket Paşa (1913), Meksika Cumhurreisi Francisco I. Madero (1913), Yunanistan Karlı I. Yorgi (1913), Arşidük Franz Ferdinand (1914), Afgan Kralı Nadir Şah (1933), Yugoslavya Kralı I. Aleksander (1934), Ürdün Meliki Abdullah (1951), Irak Meliki II. Faysal (1958), ABD Başkanı John F. Kennedy (1963), Suudi Arabistan Kralı Faysal (1975), Mısır Reisicumhuru Enver Sadat (1981), Hindistan Başbakanı İndra Gandi (1984), İsveç Başbakanı Olof Palme (1986), İsrail Başbakanı İzak Rabin (1995), Lübnan Başbakanı Refik Hariri (2005), Japonya Başbakanı Şinzo Abe (2022) Hele Güney Amerika ve Afrika'da teröre kurban giden politikacı sayılamayacak kadar çoktur...

Mutlak monarşiye karşı çıkanlar, hürriyet, eşitlik, adalet gibi sloganları dillerinden düşürmeseler de terörden bol miktarda istifade etmişlerdir. Sultan Abdülhamid iktidarına son vermek üzere kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti bunun misaldir. Senelerce ülkede terör estirmiş, davaları için zararlı gördükleri kişileri, en yakınları olsa bile gözlerini kırpmadan öldürebilmiştir.

Ulus-devletin çocuğu

İmparatorlukların yıkılması ve yerini ulus-devletlere bırakması terörizmin de önünü açmıştır. Ulus-devlette aynı ırk ve kültürden geldiğine inanan bir topluluk bütün siyasi, askerî, iktisadi, hatta sosyal hayata hâkimdir. Kendilerine benzemeyenlere azınlık der ve sınırlı şartlar altında yaşamasına izin verir.

Bunlara tatbik edilen baskı, milliyetçi terörü doğurmuştur. İspanya'da Bask halkının kurduğu ETA ve Birleşik Krallık'ta İrlandalıların kurduğu IRA, güçlü faaliyetleriyle tanınmış ve siyasi maksatlarına bir ölçüde ulaşmıştır.

Her devletin siyasi rakibi veya düşmanı olduğuna göre, bu devletler komşudaki teröristleri desteklemekte, hatta bizzat kurup organize etmekte tereddüt etmemişlerdir.

1970'lerde Türkiye'deki aşırı sol gruplara Sovyetler destek verirken, aşırı sağ grupları CIA organize ve finanse ederdi. Bu terör devri, ABD yanlısı bir darbeyi doğurmuştur. Saddam devrinde Irak, kendi ülkesinde İhvancıları ezdiği hâlde, Suriye'deki İhvan'a iktidarı devirmeleri için destek verirdi.

Terörden mafyaya

Açılımı bile Kürdistan İşçi Partisi olan PKK, Şark'taki ekonomik gücü zorla ele geçirmek iddiasıyla ortaya çıkmış, Kürtlerin çoğunu temsil etmeyen sosyalist bir teşkilat idi. Türk hükûmeti, kendisini milliyetçi bir hareket olarak görmek hatasına düştü. Bu da kitleleri buraya sevk etti.

Zamanla terör grupları birer mafyaya dönüşmüştür.Global güçlerin birer nüfuz vasıtası hâline gelmiştir. İstedikleri yaptırmak üzere hükûmetlere baskı için bunları kullanmışlardır.

XX. asrın ikinci yarısında terörizm, aşırı sağdan aşırı sola kadar, var olan siyasi nizamı sarsmak veya yıkmak maksadındaki kişilerle veya gruplarla aynileşmiştir.

İrlanda, Cezayir, Vietnam gibi sömürgelerdeki milliyetçi hareketler, Filistin ve Kıbrıs gibi, aynı toprak üzerinde hak iddia eden topluluklar, İrlanda ve Lübnan gibi mezhep mücadeleleri, iktidarı devirmek isteyen Marksist ihtilalci gruplar (Endonezya, Filipinler, İran, Nikaragua, Arjantin gibi) terörü vasıta olarak kullanmıştır.

Postmodern terör

Otomatik silahların ve elektrikle infilak ettirilen patlayıcıların inkişafı, teröristlere büyük bir hareket imkânı getirdi. Haberleşme vasıtaları çoğaldıkça, terörizmin halk üzerindeki tesiri daha da arttı. Geniş kitleler, an içinde yapılanlardan haberdar olabiliyordu.