NE KİMSE ONA UYDU NE O KİMSEYE! SULTAN III. OSMAN

1754'te ağabeyi Sultan I. Mahmud'un vefatı üzerine tahta geçti. En yaşlı tahta çıkan 3. padişahtır. 25. Osmanlı sultanı ve 90. İslâm halifesidir.

Sultan II. Mustafa'nın Şehsuvar Haseki'den 1699'da Edirne'de dünyaya gelen oğludur. 4 yaşında iken babası tahttan indirilmişti.

Sarayda tahsil gördü. Amcası Sultan III. Ahmed'in İstanbul'daki ve şehir dışındaki seyahatlerine iştirak etti.

Ağabeyi tahta çıkınca veliahd oldu. 24 sene tahtı bekledi. Osmanlı tarihinde en uzun zaman taht bekleyen şehzadedir.

Bu zaman zarfında, çeşitli ilimlere dair kitaplar okumak yanında, hobi olarak ahşap oymacılığı ile meşgul oldu.

Sulh ve sükûn

Her padişah tahta çıktığında, kendilerine tımar, zeamet ve mukataa verilmiş olan vazifelilerden, ellerindeki fermanı yenilemek ve bunun için de cülûsiye adında bir harç alınırdı. Hazine dolu olduğu için Sultan III. Osman bu vergiyi affetti.

Saltanatı huzur ve sükûnetle başladı. Belgrad Muahedesi ile başlayan sulh devresi devam etti. Rus sınırında bazı hadiseler çıktı ve harbe varmadı.

Mısır'da Memluk beyleri ayaklandı. Hâdise kısa zamanda bastırıldı. Bunda ihmali görüldüğü için sadrazam Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa azledildi.

Yerine Sultan I. Mahmud'un sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa getirildi ise de bu çok kuvvetli şahsiyet, asabi ve titiz padişah ile geçinemedi. Onun hükûmet işlerine müdahalesinden şikâyetçi oldu.

Bunun üzerine Padişah, "Seni azlederim, hammalbaşı Ali Ağa'yı sadrazam yaparım" dedi. Bunun üzerine gururlu Sadrazam, "O zaman Hammal Ali Paşa olur, Hekimoğlu Ali Paşa olmaz" diye cevap verdi. Padişah da kendisini azletti.

Halkı teskin

Kimine göre bundan sonra Padişah, sık sık (3 senede 7 defa) sadrazamı azlederek, ipi bürokratların eline vermek istemediğini göstermeye çalışmıştır. Ağabeyi zamanında sadrazamlık, ülke idaresinde ağırlıklı bir pozisyon kazanmıştı.

Sadrazamların azline gerekçe olarak, yolsuzluk, yalan söylemek, yangınlardaki ihmal ve halkın şikâyetleri gösterilmiştir.

Nitekim esas sebep, kısa saltanatı boyunca meydana gelen zelzele, sel ve yangın felaketlerinin halkta meydana getirdiği menfi psikolojinin teskinidir.

1757'de büyük devlet adamı Koca Ragıp Paşa'yı bulduktan sonra Padişah rahat etmiştir. Saltanatı zamanında 4 şeyhülislâm vazife yapmıştır. Tarihçi Şemdanizade, Padişah'ın, kimsenin uyamayacağı garip bir meşrebi olduğunu söyler.

Buz ve Ateş

1756'da Şehsuvar Valide Sultan, birkaç ay sonra da Padişah'ın amcazadesi veliahd Şehzade Mehmed 42 yaşında vefat etti.

Padişah'ın kılıç kuşandığı senenin kışı çok şiddetli geçti. Ocak 1755'te Haliç dondu. Halk denizin üzerinden yürüyerek karşıya geçti. Şair Hakîm, "Deniz altmış sekizde dondu buzdan ben-deniz geçtim" diye tarih düşürmüştür. Ayrıca iki küçük zelzele, bir sel baskını ve dört de büyük yangın oldu.

Halkın eşyalarını taşıması için sarayın Soğukçeşme Kapısı açıldı. Yangını söndürürken 328 yeniçeri yaralandı. Padişah bunlara hediyeler verdi. 13 kolda 2 gün süren ve 3581 binanın yandığı Cibali yangını (1756), İstanbul'un en büyük yangını diye tarihe geçmiştir.

Şehrin dörtte üçünü kül eden yangınların söndürülmesinde Padişah ve sadrazam bizzat hazır bulundu. Yardım bahanesiyle eşya yağma edenler, bunları taşraya götürüp sattılar. Padişah, vilayetlere fermanlar gönderip bunların yakalanmasını ve malların da müsadere edilip İstanbul'a yollanmasını emretti.

Padişah, evi, dükkânı, eşyası yananları görünce gözyaşlarını tutamadı. Bunlara bizzat yardım ederek, yanan binaların yeniden inşasını temin etti. Bunun ardından, İstanbul'u yeniden inşa etmek üzere Padişah ve sadrazamlar bizzat hummalı bir imar faaliyeti başlattı.

Nuruosmaniye Camii

Kısa saltanatında çok imar ve hayır eseri yaptırmıştır. Sultan I. Mahmud devrinde başlanan Nuruosmaniye Câmii'ni tamamladı. Burası ağabeyinin başlattığı bir vakıf olduğu için, vâris sıfatıyla kendi adına tamamlayabilmek için şeyhülislamın fetvasını alması, her şeyi usule ve hukuka uygun yapma gayretinin delilidir.

Caminin açılışında Padişah bizzat bulunup fakirlere sadaka ve ulemaya hediye dağıttı. 6 sene süren caminin yanında medrese, imaret, muvakkithane, sebil, çeşme, kütüphane inşa edildi. Kitaplarını buraya vakfetti. Geliri buraya harcanmak üzere han ve dükkânlar yaptırdı.

Üsküdar Sarayı'nın olduğu yerde bir mahalle kurdu. Padişah'ın ihsanı olduğu için İhsaniye diye anılan bu mahallede cami ve mescid yaptırdı. Midilli'nin Sığrı limanında Malta korsanlarına karşı bir kale, hamam ve cami yaptırdı.

Otakçılar Tekkesi mahallesinde sadece minaresi ayakta bulunan Yanık Minare Mescidi'ni yeniden inşa ettirdi. Bu cami ve Paşalimanı'nda yaptırdığı çeşme günümüze intikal etmemiştir. Yangında yanan Bâbıâli, yeniden inşa edildi. Zevcesi Zevki Kadınefendi, Fındıklı'da bir çeşme yaptırmıştır.

Mart 1756'da bir Mısır kalyonu gece karanlığında Kumkapı'da karaya oturdu. Dalgaların şiddetinden içindeki 600 yolcu tahliye edilemedi. Bunu saraydan gören Padişah bizzat hadise mahalline gelip, Tersane'den getirttiği mavnalarla yolcular tahliye edildi. Bir daha böyle hadiseler yaşanmaması için Ahırkapı Feneri'ni yaptırdı.

Topkapı Sarayı bahçesinde kendi adını taşıyan köşkü ve Hünkâr Hamamı karşısında padişahlar için yatak odası yaptırdı. Uzun yıllar kaldığı veliahd dairesi olan Şimşirlik'in duvarlarını alçaltıp pencerelerinin çoğunu açtırdı. Burada bahçe, kameriyeler, mermer fıskiye, havuz ve su çeşmeleri yaptırdı. Bu, sonraki şehzadelere yaradı.

İdarecilikte şüphe!..

Padişah'ın zaten iyi olmayan sağlığı saltanatının 3. senesi dolmadan iyice bozuldu. Uyluğundaki lupus (kurt uru, deri veremi) çıkarıldıktan sonra rahatsızlandı. Donanmanın seferden dönüşünü seyretmek üzere Sarayburnu Kasrı'na çıktıktan sonra fenalaştı. Saraya dönüşte kan zehirlenmesinden (septisemi) 1757'de 58 yaşında vefat etti.

Eminönü Yeni Câmi yanında kardeşi Sultan I. Mahmud'un yanına defnedildi. Garip bir şekilde ne ağabeyi, ne de o, yaptırdıkları Nuruosmaniye Camii'nin yanına defnedilmiştir. Burada Şehsuvar Valide Sultan medfundur. Ağabeyi gibi onun da hiç çocuğu olmamış; sarayda 30 sene şehzade doğmamıştı.

Sultan III. Osman, ağabeyi Sultan I. Mahmud ayarında parlak bir şahsiyet değildi. Asabi mizaçlı idi. Kimseye itimat etmez, idarecilikte şüphenin esas olduğuna inanırdı. Bu sebeple olup biten bütün işler hakkında malumat sahibi olmak isterdi.