MAVİ DÜNYAM BENİM ÖMRE BEDELDİR

Mavi, tarihte zenginlik ve otorite sembolü olmuştur. Bazı şehirler de ''Mavi Şehirler'' diye bilinir. Rönesans ve klasik devir tablolarında mor, mavi ve kırmızı renkte elbise giyen birini görünce, bunun zengin biri olduğuna hükmedilir. Zira bu üç renk o kadar zor elde edilir ve dolayısıyla o kadar pahalı idi ki ancak zenginlerin harcıydı. Fakirler, beyaz ve sarı elbiselerle tasvir edilmiştir. Otorite ve istikrar Renk deyip geçmemeli. Her birinin sembolize ettiği manalar olduğu kabul edilmiştir. Mor ve mavi, zenginliğin sembolü olmuştur. Roma hükümdarları erguvan moru ve mavi renkte elbise giymek imtiyazına sahipti. Öyle ki bunlara porfirogenitus (mor beşikte doğan) denirdi. Başkası bu renkleri kullanamazdı. İstanbul'un fethinde, son Bizans imparatoru maktul düşmüş; mor ayakkabılarından tanınmıştı. Bu sebeple mavi, bilhassa lacivert, otoriteyi sembolize eder. Eskiden üniformalar mavi olurdu. Şimdi de muhafız alayı ceketleri mavidir. Lacivert, Farsça bu isimdeki kıymetli taşa (lapis) verilen isimdir. Sezar, Keltlerin ve Almanların düşmanlarını korkutmak için yüzlerini mavi renkle boyadığını, yaşlanınca da saçlarını maviye boyadıklarını söyler. Fransa Kralı Saint Louis (12141270) devamlı mavi giyerdi. Mavi üzerine sarı zambak, Fransız monarşisinin sembolü olmuştur. Mavi, sükûnetin rengidir. Eskiden mektep duvarları mavi renge boyanırdı. Şimdi de yaramaz ve huzursuz çocukların odalarını mavi ile dekore ederler. Mavi, kırmızının hilafına, kan basıncını ve kalp atış hızını azaltır. Frank Baum der ki: "Ne zaman mavi hissetsem, yeniden nefes almaya başlarım..." Aynı zamanda iştah kapatır. Bu sebeple hiçbir lokanta maviye boyanmaz, hiçbir gıda maddesi mavi paketlenmez. Mavi, istikrarı da sembolize ettiği için, pazarlamacılıkta, firma logolarından, pazarlamacıların elbisesine kadar tercih edilir. Mavi sevenlerin, sakin, sulhsever, kendine güvenen, dürüst, sadık, hassas, inançlı ve biraz da mesafeli kişiler olduğu söylenir. İnsanların, bilhassa kadın ve çocukların en çok sevdiği, mavi renk imiş. Gök mavi mi Mavi, Arapça maî, yani su rengi demektir. Sathının 70'ten fazlası su olduğu için dünyaya mavi gezegen derler. Hâlbuki su mavi değildir. Gökyüzünün rengini aksettirdiği için böyle görünür. Aslına gökyüzü de mavi değildir. Güneşin aslında beyaz olan ışığı, dünyaya gelirken, kırılmaya uğrar. En uzun dalga boyuna sahip kırmızı daha az saçılır. En kısa dalga boyuna sahip mavi, daha fazla saçılır. Bu sebeple gökyüzü mavi görünür. Atmosfer olmasaydı, güneş, parlak bembeyaz renkte görünecek; ancak bütün gökyüzü gece gibi karanlık olacak, güneşle beraber diğer yıldızlar da seçilecekti Mavi, Allah'ın kudretini ve Cenneti sembolize eden göğün rengidir. Eski Türkler, maviye "gök" derdi. Gök gözlü, gök bayrak gibi. Göklü tanrı tabiri, "göklerin hâkimi olan Allah" demekti. Göktürk, "gökten türemiş", yani iktidarını Allah'tan almış demektir. Mavi renkte meyve yoktur; çiçek de yok denecek kadar azdır. Bu sebeple tarihte bu rengi tanımak ve isimlendirmek mümkün olmamıştır. Bir tek Antik Mısır'da mavi rengin ismi vardı. Afganistan'dan gelen lapis lazuli (lacivert) taşı, Mısırlıları bu renge meftun etmiştir. Mavinin en ihtişamlı numunesi olan bu taşın içindeki sarı damarların altın olduğu düşünülürdü. Bu sebeple Mısırlılar, mavi rengi sentetik yollardan elde etmeye çalıştılar. Prusya mavisi Dokumacılık, insanları bitki ve hayvanlardan renk elde etmeye sevk etti. Eskiden kırmızı gibi, mavi rengi de elde etmek zordu. Bunun menşei olan indigo, Ege denizinde yaşayan ve purpur (murex branderis) denen bir kabuklu hayvandan, bir de çiviotu veya karabuğday yaprağından da elde edilirdi. Şarkta öteden beri bilinen ve Türklerin çivit dediği indigo, Portekizce Hindli demektir. Avrupa'ya girişi XVI. asırdır. Işığa dayanıklıydı, bu sebeple pahalıydı. Ancak seramik ve banknot basımında kullanılırdı. 1883'te sentetiği yapıldı. Mavi, çininin rengidir. Çin'de XIII. asırda imal edilen mavi çiniler, garpta o kadar tutuldu ki, XVIII. asırda Fransa'da taklidi bile yapıldı. Osmanlılar XV. asırdan itibaren İznik ve Kütahya'da mavi çinileri çok kullanmıştır. Ecnebiler Sultanahmed Camii'ne emsalsiz çinileri sebebiyle Blue Mosque (Mavi Cami) derler... Bir Prusya mavisi vardır ki, 1709'da Berlin'de Diesbach adında bir boyacı, kırmızı elde edeyim derken tesadüfen bulmuştur. Prusya ordusunun üniformaları bu renktedir. Sırrı 1750'de çözüldü ve dünyaya yayıldı. Eskiden ressamlar mavi rengi elde etmek için çok uğraşırdı. Prusya mavisi işlerini kolaylaştırdı. Üstelik zehirli de değildi. Gainsboroug'un The Blue Boy tablosu bunun en meşhur numunelerindendir. Kutu Aman nazar değmesin Bir gözü ay, bir gözü güneşi sembolize eden şahin şeklindeki Horus, mavi gözü ile, kem nazardan koruyucu kabul edilirdi ki, nazar boncuğunun esası budur. Efsaneye göre Horus harbde sol gözünü kaybeder; Allah, iade eder. Bu sebeple, kötü nazarı alt edecek güce sahip kabul edilirdi. Eskiden nazarın, büyünün ve kötü ruhların (cinlerin), bilhassa zayıf insanlara zarar vereceğine, mavinin de buna mâni olduğuna inanıldığı için, ailenin merkezi olan evlerin kapıları maviye boyandığı gibi, ailenin devamını temin edecek olan erkek bebeklere de mavi giydirilirdi. Bu sefer kız bebeklere, kadınlığı sembolize eden gülün yaygın rengi pembe giydirildi. Bizans'ta araba yarışçıları Maviler ve Yeşiller diye iki takıma ayrılmıştı. Sonradan, siyasi kliklere dönüştü. Maviler Ortodoksluğa bağlı soyluları, yeşiller ise serbest alt tabakayı temsil ederdi. Fransa Kralı XIV. Louis'nin gözdesi Madam Pompadour, mavi unutmabeni çiçeğini çok severdi. Bu sebeple mavi renk, hele saça mavi çiçekler takma modası yayılmıştı. Bu çiçek, Yunan mitolojisinde ebedî aşkı sembolize eder. Renklere dair çocuk tekerlemesindeki "mavi, aşkım kavi" ifadesi beyhude değildir. Kutu Mavi Kan Eskiden