İngiltere'yi idare eden güç ve Ankara

Herkes İngiltere'yi hükûmetin idare ettiğini düşünür. Hâlbuki İngiliz harici siyasetine yön veren başka güçler vardır.

İngilizler neden Ankara hareketini bastırmak için bir ordu kurulması hususunda İstanbul hükûmetini tazyik etmiş de bu hareketi bizzat yapmamış veya destek vermemiştir

Seneler evvel Manchesterli liberal bir öğretmenle tanışmıştım. Sohbet esnasında mütareke devrinde Başbakan Lloyd George'u kastederek "liberaller bizi mahvetti" sözüme, gülerek, "İngiltere'yi yalnızca hükûmet mi idare ediyor zannediyorsunuz" cevabını verdi. Nitekim hükûmet -en azından 1945'ten evvel- dâhilîsiyasetle meşguldür. Haricîsiyaseti yürüten başka merciler vardır. Mütareke devrinde İngiltere'nin ikircikli hareketinin sebebi budur.

Daha 1919 yazında Sultan Vahîdeddin Anadolu'daki isyanı bastırmak üzere mutemet kuvvetlerinden iki fırka teşkil edip Anadolu'ya yollayayım dediğinde, İngilizler asla müsaade etmediler. "Bu, mütareke şartlarına aykırıdır. Terhis yerine yeniden silahlanma mı yapacağız" dediler.(Dagobert von Mikusch, Avrupa ile Asya Arasındaki Adam Gazi Mustafa Kemal -La Resurection d'un Peuple Paris 1931,III51)

Ferid Paşa'nın ya İstanbul'a sadık birliklerin ya da Müttefiklerin Ankara hareketini bastırması teklifine Amiral Robeck karşı çıktı. "İç savaş çıkar. Müttefikler yeni bir harb istemiyor" dedi. (Taner Baytok,İngiliz Kaynaklarında Türk Kurtuluş Savaşı, 39-40)

Ankara hareketi ise, Padişah'ı kendi yanında göstererek, halkın ve kafası karışık milletvekillerinin kalbini celbetmek ister, İstanbul hükûmetinin reaksiyonunu da İngiliz baskısıyla izah etmeye çalışırdı. Fevzi Çakmak, Ankara kürsüsünde, Ankara hareketini asi ilan eden meşhur fetvanın "İngiliz süngüsü altında verildiğini" söylemiştir. Ankara hareketini bir Yeni İttihatçılık olarak gören amansız muhalif Ferid Paşa ise İngiliz taraftarı olarak lanse edilerek, Padişah'a muhalefet ustaca saklanmıştır.

Galata Kulesi önünde İngiliz askerleri

İki tarafı keskin bıçak

Alternatif hükûmetin ilan edildiği Sivas Kongresi'ni dağıtmak üzere Elaziz Valisi Ali Galib Paşa'ya emir verildi. Binbaşı Novill adında bir İngiliz subayı etrafında dolaştığı hâlde, İngilizler her nedense yardımdan kaçındı. Üstelik baskın hakkında Sivas'a evvelden haber uçurulduğu için iş fiyaskoyla neticelendi.

Hadise Sivas Kongresi kararlarının aceleyle kabul edilmesini kolaylaştırdı. Ali Galib Paşa kaçtı; her nasılsa yakalanan İngiliz binbaşıya iyi davranıldı ve sıkı nezaret altında sınıra kadar götürüldü. Ankara düşmanı hükûmet düştü.(Dagobert von Mikusch, Avrupa ile Asya Arasındaki Adam Gazi Mustafa Kemal, III56)

Ankara hareketinin bastırılması için İngilizler hükûmete tazyikini arttırdı. 18 Nisan 1920'de Kuva-yı İnzibatiye (Hilafet Ordusu) kuruldu. Daha ilk karşılaşmada, muntazam maaş alamayan birliktekilerin bir kısmı karşı tarafa geçti, bir kısmı da geri döndü. Aradaki tampon ortadan kalkınca, Kuva-yı Milliye ile İngiliz 242. Tugayı arasında ufak çapta çatışmalar oldu ve milisler püskürtüldü. Bu, "7 düvel"den İngilizlerle yegâne askerîkarşılaşmadır.

Kurulması için hükûmete ağır tazyikte bulunan İngilizlerin, Hilâfet Ordusu'na destek olmaması çok enteresandır. İngilizler azıcık yardım etmiş olsaydı, netice bambaşka olurdu. İngilizler neden Ankara hareketini bastırmak için bir ordu kurulması hususunda İstanbul hükûmetini tazyik etmiş de bu hareketi bizzat yapmamış veya destek vermemiştir

İkili oyun

İngiliz Savaş Bakanlığı (War Office), İstanbul'un şu saatten sonra Ankara'ya galebe çalacağını beklemiyordu. Şu hâlde İstanbul ile Ankara'nın arasını tam manasıyla açacak bir planı tatbik ediyor; Ankara hareketini, İstanbul'u tazyik için bir vesile olarak kullanıyorlardı. 7.XII.1920'de bir muhtıra hazırlayarak Sevr Muahedesi'nin değiştirilmesini, Ankara ve İstanbul hükûmetlerinin birleştirilmesini, başına da Mustafa Kemal Paşa'nın getirilmesini tavsiye etmişti.(Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, III316)

Ömer Kürkçüoğlu der ki: "İngiltere'nin, Anadolu-İstanbul çatışmasında kötünün iyisi saydığı İstanbul hükûmetine karşı birtakım tereddütleri vardır. (Bu tereddütler, İstanbul'un güçlenince, halifelik silahını eline alarak İngiltere'ye karşı çıkmasıdır.) İngiltere başlangıçta bir avuç asi çeteci olarak gördüğü Anadolu gerçeğini tanıdıkça zaten gevşek bağları olan İstanbul hükûmetini bir yana bırakacaktır." (Türk-İngiliz İlişkileri, 71)

Dahiliye Nâzırı Ahmed Reşid (Rey) Bey hatıralarında diyor ki: "İngilizler İstanbul'u işgal edip, Meclis'in Anadolu'da toplanmasını sağladı. Bir yandan da İstanbul hükûmetinden, Anadolu hareketini kınamasını istedi. Kınasa, 'öyleyse bastırın' diyecek; asileri tedip için İzmir'deki Yunan ordusundan istifade etmesini isteyecekti. Kınamasa, bundan hükûmeti mesul tutacak ve Yunanlıları Anadolu içlerine sürecekti. Bu sebeple İstanbul hükûmeti hem İngilizleri oyalamak hem de Anadolu'nun Yunanlılar tarafından işgalini önlemek maksadıyla, Kuva-yı İnzibatiye'yi kurarak göstermelik bir tavır aldıysa da Lloyd George'u ikna edemedi."(s. 372-373)

Yeni Türkiye'nin mimarı - General HaringtonMilne Hattı

İngiltere, 3.XI.1919'da Yunan işgalcilere bir de ileri geçemeyecekleri sınır çizmişti. İngiliz General Milne'ın adını taşıyan bu hat, Ayvalık'ın üzerindeki Aymazdağı'ndan güneye doğru Selçuk'tan geçiyordu.

Ankara hareketi başlayınca Lloyd George, Yunanlılara hattı geçme izni verdi. Anadolu'daki protesto hareketlerini tahrik sayan Yunanlılar, 18.I.1920'de taarruza geçtiler. 22 Haziran 1920'de hattı aştılar. İki koldan ilerleyerek, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Uşak ve Nazilli'yi işgal ettiler.

İngilizler de İstanbul'da Ankara'nın seçtiği mebuslardan müteşekkil Meclis'i dağıtarak askerî kontrolünü arttırdı. Erik Jan Zürcher der ki:"İstanbul'un İngilizler tarafından işgali, Mustafa Kemal'e buralardaki İttihatçı yeraltı teşkilatını itaatkâr bir vasıta hâline getirme imkânı verdi."(Millî Mücadelede İttihatçılık,178)